"في المرحاض" - Translation from Arabic to Turkish

    • tuvalette
        
    • tuvalete
        
    • banyoda
        
    • tuvalet
        
    • banyoya
        
    • tuvaletin
        
    • tuvaletteki
        
    • tuvaletinde
        
    • tuvaletteyken
        
    O yüzden, buraya getirdiler. Tüm gece boyunca, tuvalette kustu. Open Subtitles لذا جلبوه إلى هنا وظل في المرحاض يتقيأ طوال الليل
    Benim bahçede olduğumu sanıyordu ama ben tuvalette çok sessizce çişimi yapıyordum. Open Subtitles كانت تظن أنني في الحديقة لكنني كنت في المرحاض أتبول بهدوء جدا
    Açıkçası profesyonel yaşantımda böyle bir diyaloğa gireceğim aklımdan geçmemişti ancak tuvalette sürmekte olan bir soruna dair bilgilendirildim. Open Subtitles بصراحة، أنها ليست المحادثة التي فكرت أن أفعلها في مسيرتي المهنية، لكنها حظت بأنتباهي حيال الوضع الراهن في المرحاض.
    Jigs'in tuvalete düşüşü bana bu diğer dünyayı gösterdi. Ormanlara karşı benim bakış açımı değiştirdi. TED أظهر لي سقوط جيكس في المرحاض الخارجي هذا العالم الآخر، وغيُر وجهة نظري للغابات.
    İlk şey, bunu okumayı bitirdiğinde, tuvalete at ve sifonu çek, tamam mı? Open Subtitles الشيء الأول, عندما تنتهين من قراءة هذه إرميها في المرحاض, حسنا؟
    Daha önce, ekranlarınıza Homer banyoda ve Homer tuvalette gibi klasik filmler getirmiştim. Open Subtitles في الماضي، انتجت لكم مجموعة من ..الأفلام الكلاسيكية، كهومر أثناء الاستحمام وهومر في المرحاض
    tuvalette yakaladığınız kız okuldan ayrılmak istiyor. Open Subtitles الفتاة التي ضبطتها في المرحاض تريد ترك المدرسة
    Bütün gün aradıktan sonra, banyoya girdim .ve küçük tütün parçalarının tuvalette yüzdüğünü gördüm. Open Subtitles بعد تفتيش طوال النهار دخلت إلي الحمام و جدت باقة من القطع الصغيرة للتبغ تعوم في المرحاض
    40.000 litre idrar üretip altı ayını tuvalette geçirecek. Open Subtitles سوف تنتج 40000 لتر من البول وسوف تقضي أكثر من 6 أشهر في المرحاض.
    James, eğer tuvalette beş dakikadan fazla kalırsa bir kibrit yak. Open Subtitles جيمس ، إذا تأخرت في المرحاض لأكثر من خمس دقائق فأشعل عود الثقاب
    tuvalette bir torba, bir mektup ve bir anahtar bulmuş. Open Subtitles " في المرحاض و جدت حقيبة .." ملاحظة.. و مفتاح..
    Hapis çok kötü değildir. tuvalette sangria yapabilirsin. Open Subtitles السجن ليس بهذا السوء يمكنكِ صناعة النبيذ في المرحاض
    Ama kalkıp da, kafalarını tuvalete sokan fazla olmadı. Open Subtitles لكن ليس الكثير منهن قمن بالقفز ووضعوا وجوههن في المرحاض
    Eğer hemen kapatmazsan o telefonu tuvalete atacağım! Open Subtitles إن لم تغلق السماعة سأرمي الهاتف في المرحاض
    Bir Polaroid, Jacques. Çocuklar bizimkini tuvalete attı da. Open Subtitles آلة تصوير لقد القى الأطفال بما لدينا في المرحاض
    tuvalete düşürdüğümü kimse bilmemeli. Open Subtitles لا يجب أن يعلم أحد أنني اسقطتها في المرحاض
    Ray, banyoda "vruum, vruum" diye ses çıkardığını duydum. Open Subtitles راي ؟ لقد سمعتك تصدر صوت محركات في المرحاض
    Şu an banyoda kusmamam için bana bir sebep söyle. Laboratuarın hatası. Open Subtitles أخبرني لم لا يجدر بي التواجد في المرحاض الآن والتقيؤ
    Tek normal olna Jack Jack ve o daha tuvalet eğitimini bile almadı. Open Subtitles الطبيعي الوحيد للآن هو جاك جاك حتى انه لم يتدرب على الجلوس في المرحاض
    Yani, Allah korusun bir tampon tuvaletin birinde sifonu çekilmesi unutulsun. Open Subtitles أقصد الله حرم السدادة القطنية تترك في المرحاض لتذهب لمكان ما
    tuvaletteki o koyu kahverengi kaka niçin o renkte biliyor musunuz? TED لماذا ذلك البراز البني الداكن في المرحاض لونه هكذا؟
    Evet, azınlık tuvaletinde. Open Subtitles أوه، نعم، وهناك ينبوع الشباب في المرحاض الحي اليهودي.
    tuvaletteyken kadınların beni izlemesini sevmediğimden. Open Subtitles لأنني لا أحب أن تنظر إلي النساء عندما أكون في المرحاض

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more