| Bu evde birinin tam olarak aynı lafı kullandığını hatırlıyorum. | Open Subtitles | حسبما أتذكَر فأنه بالضبط مثل قولَ شخصٍ ما متواجِدٌ معنا في المنزِل |
| Şimdi evde olduğunu farz et ve ona seslen. | Open Subtitles | تخيّل أنكَ في المنزِل الآن، و نادي عليها |
| Bu arada ben de evde oturacağım ve blogum üzerinde çalışacağım. | Open Subtitles | في هذهِ الأثناء، سأبقى في المنزِل وأعمل على كِتاباتي الخاصّة. |
| Belki de bu, vücudunuzun "evde kal" deme şeklidir. | Open Subtitles | ربّما هي طريقة جسدكِ للقول أنّه يريدُ الجلوس في المنزِل. |
| Kocalarının o gece evde olmayacaklarını biliyorlardı. | Open Subtitles | لقد كّنّ يعرِفن بأن أزواجهّنّ لن يكونوا في المنزِل في تلك اللّيلة |
| evde kimsenin olmadığına emin misin? | Open Subtitles | ـ أنتِ متأكّدةٌ أنّ لا أحد في المنزِل ؟ |
| evde, ayakkabı kutumda saklıyorum. | Open Subtitles | ... إنّها موجودة في صُندوق طعامي في المنزِل ... كما تعرِف |
| Bir şey yiyorum. evde çalışmaya başlıyorum. | Open Subtitles | آكلُ شيئًا، وأبدأ بالعمل في المنزِل. |
| Bu sabah evde bir adam öldürüldü. | Open Subtitles | قُتِل رجلٌ في المنزِل صباح اليوم |
| Evet, ama Jones'a göre, izleme istasyonu evde olduğumu söylüyormuş. | Open Subtitles | اجل ، ولكن إستناداً إلى (جونز) فأنا ما زلتُ في المنزِل |
| Battal Gazicilik mi oynuyorsunuz? evde dediklerimi duydunuz. | Open Subtitles | أنت سمعتني في المنزِل |
| Molls, telefonu evde unutmuşsun. | Open Subtitles | مولز)، أنتِ تركتِ هذا في المنزِل) |
| evde değil. | Open Subtitles | ليس في المنزِل |