| alışveriş merkezinde bir şarküterim var, o yüzden et ve peynirden başka bir şey düşünemiyorum. | Open Subtitles | أمتلك محل اطعمه معلبة في المول و اغلب الوقت افكر باللحوم والجبن |
| Biraz önce alışveriş merkezinde lanet bir insan indirdik. | Open Subtitles | ـ لقد كانت ضرراً مُصاحِباً للناس في المول |
| Bu akşam alışveriş merkezinde dans edeceğiz, gelebilirsiniz. | Open Subtitles | حسنا , سوف نرقص في المول التجاري الليلة .. إذا كنتِ جادة حيال هذا |
| ya da bu AVM'de bana tecavüz eden çocukla... mahsur kaldığımı mı söylemek istiyorsun? | Open Subtitles | أم أنك تقصدين أنني عالقة في المول مع الرجل الذي اغتصبني؟ |
| En son duyduğuma göre, AVM'deler. | Open Subtitles | آخر ماسمعت، كانوا في المول. |
| Sizi dışladığımızın farkındayız ve alışveriş merkezindeki ininizi de yok ettiğimiz için üzgünüz. | Open Subtitles | نعلم أننا دعوناكم جميعاً بالشاذين ونحن آسفون على حرق على المتجر في المول |
| alışveriş merkezine gidince ne kadar hızlı attığını gösteren bu beyzbol topunu aldık. | Open Subtitles | عندما كنا في المول اشترينا هذه البسبول التي تريك كم هي سرعة ضربتك |
| Peki o gün alışveriş merkezinde başka birileri var mıydı, yoksa sadece ben miydim? | Open Subtitles | هل قام أحد بأي مشتريات في المول ذلك اليوم، أم كنت أنا وحدي؟ |
| Tüm bildiğim sonunda alışveriş merkezinde harika olan bir fast food standında çalışıyorum ama şimdi rüyam kabusa dönüşüyor! | Open Subtitles | كل ما أعرفه انني اخيرا أعمل في مطعم وجبات سريعة في المول و هذا رائع |
| Yani, alışveriş merkezinde t-shirtlere kedi fotoğrafları bastırabiliyorum. | Open Subtitles | أقصى ما أستطيع طبع صور القط على القمصان في المول. |
| Ama alışveriş merkezinde Paskalya Tavşanı'nı oynadığına göre, bu konuda bilgin olması gerekir! | Open Subtitles | أعتقد انك تعرف شيئا عن عيد الفصح! اذا تلعب دور ارنب عيد الفصح في المول |
| "alışveriş merkezinde herkesin önünde sevişecek misiniz yani?" | Open Subtitles | ستتغازلون في المول أمام الجميع؟ |
| Tüm arkadaşların üniversiteye girmişken seni bekleme listesine alan üniversiteden haber almadığından alışveriş merkezinde vakit öldürür oldun. | Open Subtitles | لم يصلك رد من الكلية و التي أنتي على قائمة الإنتظار فيها وجميع أصدقائك البقية قد وصلتهم والأن انتِ تضيعين الوقت في المول |
| Yoksa kastettiğin, bana tecavüz eden kişiyle birlikte bu AVM'de sıkıştığım mı? | Open Subtitles | أم أنك تقصدين أنني عالقة في المول |
| AVM'deler. | Open Subtitles | هما في المول. |
| Alışveriş merkezindeki kız bana çok kaba davrandı. | Open Subtitles | هذه الفتاة كانت فظّة للغاية معي في المول لذا أنشأت حساب محادثة زائف |
| Belki alışveriş merkezine gidip kuyumcudan bir yüzük falan alırım. | Open Subtitles | ربما يوجد محل مجوهرات في المول التجاري لأشتري منه زوج من الأقراط أو ماشابه |
| En azından gazın bir kısmı, alışveriş merkezine yayıldı. | Open Subtitles | على الأقل بعض من الغاز قد انطلق في المول |