| Vücudunda bir yara bulunduğunu söylüyorlardı tıpkı kulağındaki küpesi koparılmış gibi bir yara. | Open Subtitles | قالت بوجود جرح في جسدها كما لو كان قرطا تم انتزاعه من اذنيها |
| Dişinin Vücudunda spermlerin kan-lenf sıvısıyla rahatlıkla overlere göç edebileceği bir yere saplar. | TED | هم يطعنونها في اي مكان في جسدها, والحيوان المنوي بكل بساطة يهاجر خلال اوعيتها الدموية إلى المبايض |
| Hastaneyi ara. Kan tahlili iste. Kızın Sisteminde amital bulamayacaklar. | Open Subtitles | أطلب فحص دم لن تجد " أماثول " في جسدها |
| Maura,Gia'nın Sisteminde de aynı ilaçlar var mıymış kontrol edip benimle yukarıda buluşur musun? | Open Subtitles | مورا " تفقدي لتري " إن كان لديها نفس العقار في جسدها ثم تقابليني في الأعلى ؟ |
| Vücudundaki her bir organı çıkarıp, tartıp tekrar yerine koymuşlar. | Open Subtitles | لقد أزالوا الوزن وإستبدلوا كل عضوٍ في جسدها أينَ هوَ؟ |
| Vücudundaki yağ eksikliği onu insanlıktan çıkardı. | Open Subtitles | انعدام الدهون في جسدها جعلها شيئا أقل من البشر |
| Ekibinde vücudunun ve beyninin kontrolünü yavaş yavaş kaybeden bir doktor istemiyorsun. | Open Subtitles | أنت لا ترغب بطبيبة في فريقك تفقد تحكمها ببطء في جسدها وعقلها |
| Kadın, kocasının bedeninde hemen eve gitmiş ve kendi bedeninde olan taksici kocası tarafından saldırıya uğramış. | Open Subtitles | الزوجة اندفعت الى المنزل بجسد زوجها وبالحال اعتدي عليها في سيارة اجرة زوجها الذي هو في جسدها |
| Kadnn Vücudunda kant bulunamams olmas... tecavüze ugramadg anlamna gelmez, degil mi? | Open Subtitles | عدم وجود اية ادلة في جسدها الا يَعْني ذلك بانها لَمْ تُغتَصبْ، أليس كذلك؟ |
| Vücudunda fiziksel şiddet izleri varsa kocasını tutuklarız. | Open Subtitles | اذا كان هناك دليل علي هذا الايذاء في جسدها سنذهب فورا ونقبض عليه |
| Vücudunda, halisünasyon görmesine sebep olacak maddeler bulundu. | Open Subtitles | مهلوسات نفسانية وجدت في جسدها تقلل الممانعة |
| Zehirlendiği belli ama. Vücudunda amfetamin izleri var. | Open Subtitles | وجدنا آثار للأنْفتَامِين في جسدها ولكن ليس لدرجة الجرعات القاتلة |
| Ancak patenti size ait bir virüs onun Vücudunda olsa bile yine de size ait olurdu. | Open Subtitles | يمنعك من بيع مرضا او ايا يكن الفايروس الذي صنعتوه لكن الفايروس نفسه سيظل ملكيتكم حتى لو كان في جسدها |
| Onun Sisteminde de ağrı kesici ilaç yokmuş! | Open Subtitles | لا علاجات ألم في جسدها أيضاً |
| Sisteminde klorpromazin var mıymış? | Open Subtitles | هل وُجد في جسدها الكلوربرومازين" ؟ " |
| Sisteminde klorpromazin var mıymış? | Open Subtitles | هل وُجد في جسدها "الكلوربرومازين"؟ |
| Vücudundaki kimyasalları bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد تحديد ما هي المادة الكيميائية التى كانت في جسدها عندما ماتت |
| Otopsi Vücudundaki alkolü ve uyuşturucuyu ortaya çıkarmıştı. | Open Subtitles | الطبيب الشرعي اكتشف وجود الكحول في جسدها |
| Ve Vücudundaki tüm büyük kemikler "osteolitik" ve ileri derecede bozulma gösteriyor. | Open Subtitles | وكل العظام العريضة في جسدها تدل على إلتهاب العظام والتدهور فيها |
| Tina bir gün küçükken, babasına kendi vücudunun nerde olduğunu sormuş? | Open Subtitles | وذات يوم عندما كانت صغيرة سألت والدها أين يوجد علم الإنسان في جسدها |
| Başından ayak parmaklarına kadar vücudunun her yerini öperken kadının tamamen hareketsiz kalması gerekiyor. | Open Subtitles | كان عليها أن تظل ساكنة في مكانها تمامًا بينما يقوم بتقبيل كل إنش في جسدها من أعلى رأسها و حتى إخمص قدميها |
| Cora'nın kalbi kendi bedeninde değil. | Open Subtitles | -قلب (كورا) ليس في جسدها |