| Yani, Scotty epey kötü bir durumda ama burası hakkında haklı. | Open Subtitles | أقصد، إن سكوتي في حاله سوادويه.. ولكنه محق بشأنه. |
| Öyle bir durumda takas edilen mikroplar astronomik seviyede olur. | Open Subtitles | كمية الجراثيم المتبادله في حاله كتلك قد يكون هائل |
| Acil bir durumda aranabilecek kimse yok mu? | Open Subtitles | لا أحد للاتصال في حاله الطوارئ ؟ |
| O Brandon'u rahat bırakır bırakmaz ben de Onu rahat bırakırım | Open Subtitles | عندما يترك براندن في حاله سأتركه أنا أيضاً ألو |
| Neden Onu rahat bırakmıyorsun Washington? Düzelecek! | Open Subtitles | لماذا لا تتركونه في حاله, واشنطن,سوف يكون علي ما يرام! |
| Acil bir durumda arayabileceğiniz kimse? | Open Subtitles | لا أحد للاتصال في حاله الطوارئ ؟ |
| sanki böyle bir durumda aklımı başıma toplayablirim de. | Open Subtitles | يمكنني البقاء عاقلا في حاله مثل هذه |
| Sadece böyle bir durumda hiç kullanılmadı. | Open Subtitles | ولكنه لم يطبق فقط في حاله مثل هذه. |
| Son derece kritik bir durumda! | Open Subtitles | على أية حال، هو في حاله خطر جداً! |
| - Onu rahat bırak. - Kes sesini, amcık. Hadi. | Open Subtitles | اتركه في حاله يا هذا اخرس ايها الغبي |
| - Marco sana Onu rahat bırakmanı söylemişti. | Open Subtitles | أخبرك أن تدعيه في حاله. |
| Onu rahat bırakın! | Open Subtitles | أتركوه في حاله! |
| Onu rahat bırakın. | Open Subtitles | ! إتركوه في حاله |
| Onu rahat bırak. | Open Subtitles | اتركه في حاله |