| Eski anılarınla, bu kadınlar tuvaletinde kalabilirsin veya ana liglerdeki son sansını kullanabilirsin! | Open Subtitles | يمكنك أن تجلس هنا في حمّام السيدات مع ذكرياتك الباهتة، أو أن تغتنم فرصتك الأخيرة للوصول إلى الأضواء. |
| Ofisimde, koridorda hatta erkekler tuvaletinde! | Open Subtitles | في مكتبي، في الممر، حتى في حمّام الرجال. عار عليك يا إلين. |
| 43.cü caddede ki bir erkekler tuvaletinde iç çamaşırımla dikiliyorum. | Open Subtitles | أقف في حمّام الرجال بشارع 43 بملابسي التحتية. |
| Kolunda dövme olduğunu söyledi, ki bunun doğru olmadığını biliyorum çünkü onu havuzda görmüştüm. | Open Subtitles | لقد قالت أنه يمتلك وشماً على كتفه وأنا أعرف أن هذا غير حقيقيّ لأنني رأيته في حمّام السباحة وكنت لأتذكر ذلك حينما قالته |
| Bayan Holvey, Teddy kaybolmadan önce tuvalette ses duydunuz mu? | Open Subtitles | السّيدة هولفي، سمعت أيّ شئ في حمّام مباشرة قبل تيدي إختفى؟ |
| Hayatımın geri kalanın sakatlar tuvaletinde geçireceğim. | Open Subtitles | لَنْ أَبْقى في حمّام المعاقين لبقية حياتي. |
| Sinemanın tuvaletinde düşerseniz ve kafanızı lavaboya çarparsanız... bedava patlamış mısır. | Open Subtitles | تَنزلقُ في حمّام قاعة السينما ...وتَضرِب رأسكَ على المغسلةِ فشار مَجّاني |
| Seni bağladığım için, benimle kadınlar tuvaletinde yiyişmek zorundasın. | Open Subtitles | ولأنني ساعدتك، عليك مغازلتي في حمّام السيدات |
| Aman Tanrım! Konuk tuvaletinde ot mu içiyorsun ? | Open Subtitles | يا إلهي، هل تدخّنان العقاقير في حمّام الضيوف؟ |
| Yalnız uçağın tuvaletinde saklanmış bir tekniker üniforması bulunmuş. | Open Subtitles | لكنّهم وجدوا زيّاً لعامل صيانة مرميّاً في حمّام الطائرة |
| Bayanlar tuvaletinde yine tuvalet kağıdı yok. | Open Subtitles | لا يوجد ورق مرحاض في حمّام النساء مجدداً |
| Erkekler tuvaletinde uygunsuz bir durum söz konusu. Olanlara gören de 8 yaşındaki oğlum. | Open Subtitles | هناك تصرّفٌ غيرُ لائق في حمّام الرجال، و قد رآه ابني ذو الأعوام الثمانية. |
| Ben de koltuk altlarımı kurulama beziyle silip, çuçuma azıcık su çarptım mı, bir restoranın tuvaletinde? | Open Subtitles | لذا هل مسحتُ جسمي بمناديل جافّة و رششتُ الماء في حمّام سريع؟ |
| Ve bunu sesli söylerken, bende kadınlar tuvaletinde bulunduğumu farkettim. | Open Subtitles | وبما إنّني قلتُ هذا عالـيًا، أدركتُ أنّني كنتُ في حمّام النّساء. |
| İki çocuk babası bir barmen bu adresteki eski bir meyhanenin erkekler tuvaletinde sopayla dövülerek öldürülmüş hâlde bulundu. | Open Subtitles | "ساقٍ، أب لولدين" "وجد مضروباً حتّى الموت في حمّام الرجال في حانةٍ في هذا العنوان نفسه" |
| İki çocuk babası bir barmen bu adresteki eski bir meyhanenin erkekler tuvaletinde sopayla dövülerek öldürülmüş hâlde bulundu. | Open Subtitles | "ساقٍ، أب لولدين" "وجد مضروباً حتّى الموت في حمّام الرجال في حانةٍ في هذا العنوان نفسه" |
| Sana tuhaf gelecek bir şey söylemeyi istemiyorum ama... havuzda bikini giymesen olur mu? | Open Subtitles | لا أريد أن أبدو وقحة حول هذا،ولكن.. أيمكنكِ ألا ترتدي بيكيني في حمّام السباحة ؟ |
| havuzda takıldığımız gece, beni karnavala götürmek istemişti. | Open Subtitles | تلك الليلة في حمّام السباحة، أريد أن أذهب معه للمهرجان. |
| Burada havuzda. Ama burada sağlıklı bir bir inşaat ustası, daha uzun boylu, daha güçlü tüm kadınların dikkatini çeken harika biri. | TED | هذا هو في حمّام السباحة . لكنه هنا في أتم صحة ، كعامل بناء ، طويل ، قوي ، يحصل على جميع النساء ، شاب مدهش . |
| tuvalette sıcak sabun köpüğü vardı resmen. | Open Subtitles | حظيت للتو برغوة صابون حلاقه حاره في حمّام الرجال |
| Senin, Dave Brewster'ın şeyini tuvalette yaladığını söylüyor. | Open Subtitles | قالت إنك داعبت (ديف بروستر) جنسياً في حمّام الطابق الثالث |
| Bir adamı umumi tuvalette parçalarına ayırıyorsun. | Open Subtitles | تقطّع أوصال رجل في حمّام عام |