| Görüldüğü üzere Michael, uzay ışık hızında genişlemektedir. | Open Subtitles | الفضاء، كما ترى، مايكل، كل شيئ يتمدد في سرعة الضوء. |
| Bu 10 metrelik mesafede ışık hızında bir patlamadır. | Open Subtitles | وسيكون الانفجار الذي وقع في سرعة الضوء أكثر من هذه المسافة بحوالي 10 أمتار، |
| Öncelikle, nicemlenmiş uzay-zamanın ışık hızında farklı renkler için ufak farklılıklarla kendisini belli etmesini umuyoruz. | Open Subtitles | موافقة، حسنا، نتوقع تحديد الزمكان ليعبر عن نفسه كإختلافات دقيقة في سرعة الضوء للألوان المختلفة هراء. |
| Hiçbir koşul altında ışık hızında bir değişim olamazdı. | Open Subtitles | بغض النظر عن الظروف لابد ألا يكون هناك إختلاف في سرعة الضوء |
| Işığın temel parçacığı olan foton bir atom veya molekülden ortaya çıktığı sırada, ışık hızında doğar. | Open Subtitles | يولد مسافرًا في سرعة الضوء منذ أن ينبثق من ذرة أو من جزيئة لا يعرف الفوتون أي سرعة أخرى |
| Bizim mesajlarımız görünmez olarak ışık hızında seyahat ediyor. | Open Subtitles | رسائلنا تنتقل بشكل غير مرئي في سرعة الضوء. |
| Bizi ışık hızında birbirimize ve kozmosa bağlamıştır. | Open Subtitles | تجعلنا مُتصلين في سرعة الضوء ببعضنا البعض وبالكون بأكمله. |
| Ve kuşkusuz, etrafımızdaki uzay çınlıyor bize ulaşması için gereken ışık hızında, belki de bir milyon ışık yılı veya bir milyon yıl yolculuk ettikten sonra. | TED | و من المؤكد، أن الفضاء حولنا يرن بعد رحلة قد إمتدت على ملايين السنوات الضوئية، أو ملايين السنوات، لتأتي إلينا في سرعة الضوء. |
| (kahkaha) Muhtemelen ışığı açtığınızda da elektronların bir elektrik telinden aşağıya doğru ışık hızında sürekli bir şekilde hareket ettiğini düşünüyorsunuz. | TED | (ضحك) ربما كنتم تفكرون أن الإلكترونات في سلك الكهرباء تتحرك على الفور عبر سلك ، ألا تعتقد ، في سرعة الضوء عند تشغيل الضوء. لا يفعلوا ذلك. |