| çocukken, sen yalan söylediğinde baban seni terk mi etti? | Open Subtitles | في طفولتك عندما كذبت هل هرب هو في سيارة أجرة |
| Bu silah seni daha çocukken yetim bırakan... kafir polis memuruna ait. | Open Subtitles | هذا المسدس يخص ضابط البوليس الكافر الذي يتمك في طفولتك |
| çocukken sana verilen kimyasallar, bu farklıları ortadan kaldırmak bu kısımları gelişmeye zorlamak insanların hayatının ilk birkaç yılında edindiği benzer tecrübeleri yaşatmak içindi. | Open Subtitles | المواد الكيميائية التي تعرضت لها في طفولتك كانت تستهدف التغلب على تلك الفروق والتسبب في نمو كلاهما بغزارة |
| çocukluğunda bile empati yeteneğin çok yüksekti. | Open Subtitles | هذا الذي تشعرين به. لطالما كنتِ متعاطفةً، حتّى في طفولتك. |
| Savaştan önceki geceyi çocukluğunda yaptığı hatalar konusunda sana dil dökerek geçiremezdi. | Open Subtitles | وهو لم يستطع قضاء الليلة قبل المعركة يحاول إصلاح الأخطاء التي ارتكبها في طفولتك |
| Çocukluğunuzdan geriye kalan her şey küçük bir kutuya sığmıştır. | Open Subtitles | كل ما تركته في طفولتك |
| Çocukluğunuzdan geriye kalan her şey küçük bir kutuya sığmıştır. | Open Subtitles | كل ما تركته في طفولتك |
| Çocukluğunun kaosundan kaçarken kendinden çok emindin. | Open Subtitles | كنت واثقاً أنك هربت من الفوضى في طفولتك |
| Sen küçükken, nöbete kaldığım gecelerde beni beklerdin. | Open Subtitles | في طفولتك كنت تنتظرينني ساهرة حين كنت أعمل ليلًا. |
| Daha küçük bir çocukken bile kazanacağından emin olmadığın kavgaya girmezdin. | Open Subtitles | حتى في طفولتك لم تنخرط في قتال إلا إذا عرفت أنك ستفوز |
| Bilemiyorum. Belki de çocukken buradaydın. | Open Subtitles | لا أعرف، ربما سبق وأتيت إلى هنا في طفولتك. |
| çocukken ne yedin de böyle yakışıklı oldun sen? | Open Subtitles | يا إلهي، ماذا تناولتَ في طفولتك لتبدو بهذه الوسامة؟ |
| çocukken ismini öğrendiğin ama artık bulunmayan ülkeler onun yüzünden yok oldu. | Open Subtitles | هناك بلدان عرفتي اسمها في طفولتك لم يعد لها وجود بسببه |
| çocukken gördüğünüz evler onları tekrar gördüğünüzde daha ufak gelir derler. | Open Subtitles | يقال أن الأماكن التي عرفتها في طفولتك تبدو أصغر حين تزورها مجدداً |
| çocukluğunda olduğu gibi senin kaderin, kurtarılmak. | Open Subtitles | تماماً كما في طفولتك, قدرك أن يتم إنقاذك. |
| çocukluğunda geçen mutlu anları hatırlamaya çalış. | Open Subtitles | حسناً فكّر بالذكريات السعيدة في طفولتك |
| Çocukluğunun en kötü anısı nedir? | Open Subtitles | ماهو اسوأ شئ في طفولتك ؟ |
| Sen küçükken, babanla seni bakıcıya bıraktığımız zamanlarda eve döndüğümüzde seni aynen böyle bulurduk. | Open Subtitles | في طفولتك كنتُ وأبوك نتركك للجليسة ولدى عودتنا للمنزل، كنّا نجدك على هذه الحال تحديدًا |