| Be-be-ben tahmin ediyorum senin işinde bunu yapmak pek mümkün olmaz. | Open Subtitles | أعتقد أنك لا يمكنك تطبيق ذلك كثيرا في عملك في الأنباء |
| Tamam, sen onlardan bahsedince heyecanlı oluyorlar çünkü sen gerçekten işinde çok iyisin. | Open Subtitles | حسناً, إنّه رائع عندما تتحدّث عنه لأنّه من الواضح أنّك ماهر في عملك |
| İşinde itibarı hissedebiliyordun, artık hissedemiyorsun. | TED | اعتدت الإحساس بالفخر في عملك لكنك الآن لا تستطيع. |
| İşin zirvesindeki adamı bulup, onunla birlikte takılacaksın. | Open Subtitles | اكتشف هذا من الرفيق الاحسن في عملك والتحم به |
| HW: Konuşmanda söylediğin gibi her gün işini yaparken sana çok soru soruluyor. | TED | هيلين والترز: في عملك اليومي العادي، أتصور، كما وصفت في بداية حديثك، يطرحُ عليك الكثير من الأسئلة. |
| Tebrikler, iş yerinizdeki ilk hafta yeni işinizde uzun sürmez patron olmanız | Open Subtitles | تهانينا على إسبوعك الأول في عملك الجديد لن تنتظري طويلاً قبل أن تصبحِ الرئيس. |
| - Kendi işine bak Pedro! - Bu benim işim! | Open Subtitles | ـ فكر في عملك فقط يا بيدرو ـ هذا هو عملي |
| Kutlamanızı kesmek istemem ama bize A-negatif olan biri lazım demiştin. | Open Subtitles | لا أقصد التدخل في عملك الاستعراضي، لكن أظنك قلت أننا نحتاج شخص فصيلة دمه "أ" سالبة؟ |
| O randevuya gitmeyeceksin. Coney lsland'daki işinde olacaksın. | Open Subtitles | لن تذهبي لهذا الموعد ستكونين الليلة في عملك بكوني ايلند |
| Ve bu da ara sıra ortaya çıkman zekice tepkiler vermen, işinde başarılı olman anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني التواجد بشكل متقارب، بعض ردود الفعل الذكية، بعض المهارة في عملك ولا شيء آخر. |
| Herkes birbirinin aynı. Hayattan zevk almak için işinde başarılı olmalısın. | Open Subtitles | الجميع المتشابهون , ينبغي عليكِ ان تكوني جيدة في عملك لتحظي بحياة رائعة |
| Billy, işinde çok iyisin. Eninde sonunda seni fark edecekler. | Open Subtitles | أنت ماهر في عملك يا بيلي سيلاحظون ذلك عاجلا أم آجلا |
| Bu Cuma geleceklerini bilsen, bu hafta işinde neyi farklı yapardın? | Open Subtitles | إذا كنت تعلم أنهم سيأتون الجمعة ويأخذونك ما الذي بإمكانك تغييره، في عملك هذا الأسبوع؟ |
| Be-be-ben tahmin ediyorum senin işinde bunu yapmak pek mümkün olmaz. | Open Subtitles | في حالة تأهب أعتقد أنك لا يمكنك تطبيق ذلك كثيرا في عملك في الأنباء |
| İşinde bol şans ve araba kullanırken de yemek yeme. | Open Subtitles | حظّاً طيباً في عملك ولا تأكلي وأنت تقودين |
| Bugün işinde ilk günün. | Open Subtitles | انه يومك الاول في عملك بدلاً من العبث هنا وهناك |
| Yani burada çok uzun bir süre asistanlık yapmamıştın ve gücenme ama işinde çok da iyi değildin. | Open Subtitles | اقصد.. لقد كنت مساعداً هنا لمدة طويلة، لاضغينة.. لكنك لم تكن جيدا في عملك ايضا |
| Belki sen de yeni işinde böyle yapmalısın. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا سيكون نفس الشىء لَك في عملك الجديدِ. |
| Şimdi, işinde bütünüyle ve tek kelimeyle "beceriksiz" olmaya geri dönebilirsin. | Open Subtitles | الآن عليك العودة الى عدم قدرتك التامة في عملك |
| Hırslısın, işin hakkında ciddisin. Pasif olmak istemiyorsun, kurban olarak algılanmak. | Open Subtitles | أنت طموحة وجدية في عملك تحبين أن تكوني نشيطة،لا تريدين أن تكوني ضحية |
| İşini engelliyor. Sorun ne? | Open Subtitles | لأن هذه المشاكل تؤثر في عملك ما هي المشكلة؟ |
| Yani siz işinizde yazılım kullanıyorsanız... iyi destek istersiniz. | Open Subtitles | لذلك ان كنت تستخدم اي برمجية في عملك وترغب بدعم جيد |
| Kendi işine bak! | Open Subtitles | دعك في عملك |
| Kutlamanızı kesmek istemem ama bize A- negatif olan biri lazım demiştin. | Open Subtitles | لا أقصد التدخل في عملك الاستعراضي، لكن أظنك قلت أننا نحتاج شخص فصيلة دمه "أ" سالبة؟ |
| Hey, işteki acil durumun ne oldu? | Open Subtitles | مرحبًا، ماذا حدث بشان حالة الطوارئ في عملك ؟ |