Dennis, anne ve babamla konuştum. Paskalya'da büyük annemlerde toplanmamızı istiyorlar. | Open Subtitles | تحدثت مع والدي، ويودون لقائنا في منزل الجده في عيد الفصح |
Sanırım en son Paskalya'da oldum çünkü bütün şekerli yiyeceklere içim gidiyordu. | Open Subtitles | اظن ان ذلك كان في عيد الفصح لانيي كنت مهتمة بقطع المارشملو |
Karin'in kocası Paskalya'da onlara katılmaya karar verdi. | Open Subtitles | لقد قرر زوج كارين أن يلحق بهما في عيد الفصح |
Ve Paskalyada hava güzel olursa, gidip leylak toplayacağız. | Open Subtitles | وان كانت الامور جيدة في عيد الفصح سوف نذهب ونقطف الليلك.. |
Paskalya Bayramı'nda, anneler gününde ve doğum gününde mezarına çiçek koyarım. | Open Subtitles | وسأضع الزهور على قبرك في عيد الفصح, والأم وعيد ميلادك |
Sezar, Pesah'ta bir mahkumu serbest bırakmamı buyuruyor. | Open Subtitles | أوامر القيصر تنص على أنه يمكنني أن أُطلق سراح مسجون في عيد الفصح. |
Annem onu Paskalya tatilinde adaya davet etmekten söz ediyor. | Open Subtitles | إنها تتحدث عن دعوته إلى الجزيرة في عيد الفصح. |
Anlamıyorsunuz. Sembolik olarak, hahamlar der ki, Hamursuz Bayramında içimizdeki sıcak havadan, gururumuzdan, dünyanın en önemli insanı olduğumuz duygusundan ve her şeyin etrafımızda döndüğü duygusundan kurtulmamız gerekir. | TED | انه يرمز بحسب قول الحاخامات انه في عيد الفصح ان ماعلينا القيام به هو ان نحاول ان نتخلص من هوائنا الساخن ونرجسيتنا وشعورنا باننا اهم شيء في هذا العالم باكمله وان كل شيء يدور من حولنا ومتعلق بنا |
Onu da kazandınız çünkü Paskalya'da bara giden bir tek vardınız. | Open Subtitles | ... أنكم أنتم فقط الذين ذهبوا الي الحانة في عيد الفصح |
Hani Paskalya'da yaptığınki gibi. O şey süperdi. | Open Subtitles | مثل التي صنعتها في عيد الفصح لقد كانت رائعة |
Şükran Günü'nde davul tokmağıydı. Paskalya'da bir yumurtaydı. | Open Subtitles | في عيد الفصح كان لابد له ان يلعب بالبيض |
Annem ve büyükannem sizi Paskalya'da misafir etmek istiyorlar, değil mi anne? | Open Subtitles | أمي وجدتي الأخرى سعيدتان بوجودك هنا في عيد الفصح -أليس كذلك يا أمي؟ |
Paskalya'da "kürtaj" kelimesini ağzıma alamam. | Open Subtitles | ولا يمكنني النطق بكلمة "إجهاض" في عيد الفصح |
Aile doktorunuzun, iki tane genç erkeğin babası olduğunu, birkaç yıl önce sigarayı bıraktığını, düzenli olarak kiliseye gittiğini bilir, fakat yılda iki kere görürdünüz. Bir keresinde Paskalya'da ve bir keresinde de kaynanası şehre geldiğinde. | TED | تعلم أن طبيب عائلتك كان أبًا لشابين مراهقين، وقد انقطع عن التدخين قبل عدة سنوات، ويقول بأنه يداوم على الذهاب إلى الكنيسة، لكنك تراه مرتين في السنة: مرة في عيد الفصح ومرة آخرى عندما تأتي حماته للمدينة. |
Ama her Paskalya'da yaparız. | Open Subtitles | ولكننا نعملها في عيد الفصح |
Paskalya'da ağladın. | Open Subtitles | أنت تبكين في عيد الفصح |
O Paskalya'da bir yangın çıktı. | Open Subtitles | كان هناك حريق في عيد الفصح |
Paskalyada leylak toplayacaktık... altyazı: hayyam | Open Subtitles | في عيد الفصح, سنذهب لقطف الليلك الي وزارة الشؤون الخارجية |
- Paskalyada gelir. Rahip Paskalyada gelir. | Open Subtitles | يأتي الكاهن في عيد الفصح يا أمي إنه عيد الميلاد |
Paskalya Bayramı'nda da işe yarıyor. | Open Subtitles | أيضاً في عيد الفصح |
Paskalya Bayramı'nda görüşürüz. | Open Subtitles | أراكِ في عيد الفصح. |
Bu adamın Pesah'ı mahvetmesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا يجبُ أن يتدخل في عيد الفصح. |
Paskalya tatilinde sen gidince, seni özledim. | Open Subtitles | عندما سافرت انت في عيد الفصح في العطلة، لقد افتقدتك |
Senin verdiğin Hamursuz Bayramı yemeğinde tanıştım. | Open Subtitles | . لقد قابلته في عيد الفصح الخاص بك |