| Kendim büyütmediğim, kafasını çekiçle ezerken gözlerinin içine bakmak zorunda olmadığım bir biftek yedim. | Open Subtitles | تناولت لحم بقر لم تكن عليّ تربيته وتسميته والنظر في عينه وأنا أسحق رأسه بمطرقة قاتلة |
| Babanın gözlerinin içine bakıp yaptıklarını sorgulayabiliyorsun. | Open Subtitles | الشجاعة التي تجعلك تنظر لوالدك مباشرةً في عينه و تسأله عن دوافعه. |
| - Oğlumu satacaksam bunu yapmadan önce onun gözlerinin içine bakmak isterim. | Open Subtitles | سأخون إبني يجب أن أنظر اليه في عينه قبل فعل ذلك |
| Hapishanedeki adamı tornavidayla gözünden yaraladığı doğru mu? | Open Subtitles | هل صحيح أنه حاول طعن أحد النزلاء في عينه بالمفك؟ |
| Çocukları onu bir ağaca sol gözünden çivilenmiş bulmuş. | Open Subtitles | وجده إبنه مربوطاً بشجرة، ومصاب بطلقه في عينه اليسرى. |
| Bir anda oldu gibi. Ama gözünde ufak bir seğirme var tabii. | Open Subtitles | كأن لا شيء حدث، لكن لديه .ذلك الإرتعاش في عينه |
| Birgün, kırık bir anahtarı aldım ve onu öğretmenimin gözüne soktum. | Open Subtitles | ذات يوم,أخذت زجاجة مكسوره وغرستها في عينه |
| gözlerinin içine baktım, ve ben... her ne olduysa bu seninle tanrı arasında. | Open Subtitles | ونظرت في عينه وقمتبـ... مهما حدث فهو بينك وبين ربك |
| Bilmiyorum. Meyers'ın gözlerinin içine baktım. - Kabadayı o mu, bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أدري، لقد نظرت في عينه مباشرتًا ولست واثقًا من أنه "الحارس" |
| Onun gözlerinin içine bakıp "Dostum. | Open Subtitles | أكان ليقتلكَ لو أنّكَ نظرتَ في عينه و قلت "مرحباً يا صاح. |
| Gördüm kriz geçirmeden önce odadayken gözlerinin içine baktım. | Open Subtitles | رأيتُ... في الغرفة، قبل أن أسقط نظرتُ في عينه هو خلف هذا. |
| - Oğlumu, kulübümü satacağım ama bunu yapmadan önce onun gözlerinin içine bakıp ona bunu niye yaptığımı söyleyeceğim | Open Subtitles | سوف أنظر في عينه قبل أن أفعل ذلك |
| Kaza olmasın. Onun gözlerinin içine bakabileyim. | Open Subtitles | -كلا , أريد أن أنظر إليه في عينه |
| - gözlerinin içine bir baktın mı herkesi seversin sen. | Open Subtitles | لقد نظرت في عينه وأنت تحب الجميع.. -كلا |
| Söyle, hemen gözünden vurayım. | Open Subtitles | أوه ، فقط أعطني الأمر وسأضع رصاصة في عينه اليمنى مباشرة |
| gözünden vurulup kulağı kesilmiş. | Open Subtitles | لقد أصيب بعيار ناري في عينه . و بعض الأجزاء من أذنه قد قُطعت |
| Doktor Cotter'ın gözünden yaşlar geliyordu. | Open Subtitles | د. كوتر كانت دموعه في عينه استطيع القول انه احس بي |
| Bir anda oldu gibi. Ama gözünde ufak bir seğirme var tabii. | Open Subtitles | كأن لا شيء حدث، لكن لديه ذلك الإرتعاش في عينه. |
| Baş parmağımı gözüne soktum. | Open Subtitles | ؟ لقد وضعت اظفر ابهامي في عينه |
| Ben de parmağımı gözüne soktum! | Open Subtitles | لذا ضربته في عينه |