| Gözlerinin içine bak ve başkaları ile nasıl konuşuyorsan öyle konuş. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو أن تنظر في عينيه وأن تتحدث معه كما تتحدث مع اي أحد آخر |
| Tek yapman gereken kucağına oturmak Gözlerinin içine bakıp, kocaman bir öpücük vermek, sonra yağ gibi ericektir. | Open Subtitles | أعطه قبلة على خده وانظر مباشرة في عينيه .. وسيلبي طلبك |
| Bilmek için Gözlerinin içine bakmalıydım. | Open Subtitles | يجب أن أنظر في عينيه و أحاول أن أعرف شخصيته |
| 15 yıl önce o adamın gözünün içine baktım ben. O öldürdü. | Open Subtitles | لقد نظرت في عينيه منذ 15 سنة مضت,لقد قتلها |
| Bana baktığı an. Gözlerinden neredeyse ateş fışkırıyordu. | Open Subtitles | هناك، في اللحظة التي نظر فيها إلي، وكأن النار في عينيه |
| "Karma"nın Gözlerinin içine baktım ve o geri adım attı. | Open Subtitles | أنجزت الأمر، نظرت الى العاقبة الأخلاقية في عينيه فتراجعت |
| Gözlerinin içine baktım. Doğruyu söylüyor. Tamam mı? | Open Subtitles | أؤكد لك أني نظرت في عينيه وكان يقول الحقيقة |
| Bazen Gözlerinin içine baktığında orada başka şeylerin olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | أحياناً عندما تنظرين في عينيه تعرفين تعرفين فحسب أن هناك شيئاً آخر فيه |
| Karşısına dikilmek Gözlerinin içine bakıp, o sensin demek istiyorum. | Open Subtitles | أحتاج ان اقف هناك أحتاج ان ا نظر في عينيه وأحتاج ان اتاكد انه هو |
| Gözlerinin içine nasıl baktığını görmeliydiniz. | Open Subtitles | لو رأيتي كيف كان يُحدق بتلك النظرة في عينيه |
| Gözlerinin içine bakıyordun tıpkı son çeyrek saattir benimkilere baktığın gibi. | Open Subtitles | كنت تنظر في عينيه. تمام كما كنت تنظر لي طوال الربع ساعه الماضيه. |
| O şeyin Gözlerinin içine bakınca, onun kendisinin insan olduğuna kesin kez inandığını görüyorum. | Open Subtitles | لقد نظرت في عينيه وهو يعتقد يعتقد تماماً .. أنه إنسان |
| Gözlerinin içine bakmayın. Başka yere bakın. | Open Subtitles | لا ننظر إليه في عينيه مجرد أن تنظر بعيدا |
| Ama Gözlerinin içine bakıp bana güvenebileceğini söyledim. | Open Subtitles | لكن نظرتُ مباشرةً في عينيه و أخبرته أنّه يستطيع الوثوقَ بي |
| Ama Gözlerinin içine baktığımda o büyüleyici gözlerinin ilk defa... | Open Subtitles | لكن كلما أمعنت النظر في عينيه... هاتين العينين الرائعتين... ... |
| Kim olsa, her ne yapmış olsa da direk gözünün içine bak. | Open Subtitles | مهما كانت هويّته أو ما فعله أنظر في عينيه مباشرة |
| Daha fazla bunları yapıp sonra onun gözünün içine bakamam. | Open Subtitles | لا أستطيع الاستمرار بهذا وبعدها أنظر في عينيه |
| Bu Gözlerinden belli oluyordu. Yaptığı işin şokunu yaşıyordu. | Open Subtitles | النظرة التي في عينيه تدل بشدة على انه يعلم ماذا يفعل تماما |
| - Gözlerine bakmayın millet. | Open Subtitles | ما هي المشكلة ؟ لا تنظروا في عينيه |
| Çocuk yaptığını söylerken... onun gözlerine bakıyordum. | Open Subtitles | كنت أنظر في عينيه عندما أخبرني أنه فعلها |
| Ama Gözlerinde bir sarılık var, o yüzden bazı testler yapmalıyım. | Open Subtitles | لكن هناك اصفرار في عينيه لدى أفضل ان اجري عليه بعض التحاليل. |
| Hatta Gözlerindeki o ışıkla Tanrı'nın seçtiği kişi olduğuna, bir Stuart'ın yeniden tahta çıkması hayalini gerçekleştirmeye muktedir olabileceğine iyi insanları inandırıp kandırabilir. | Open Subtitles | وهناك بريق في عينيه يخدع الرجال ليقنعهم بأنه من أختاره الرب. مقدر له لتحقيق الحلم |
| Çünkü o bana bakardı, ben kendimi onun gözlerinde görürdüm. | Open Subtitles | كان دائماً ينظر إلي وكنت أرى نفسي في عينيه |
| Yani sen, terin gözüne kaçmasını, ellerine kramp girmesini ya da adrenalin yüzünden, parmaklarının titremesini hesaba katmıyor musun? | Open Subtitles | لذا لا تأخذ بعين الاعتبار العرق الدخول في عينيه أو ممثله الأيدي إلى أعلى أو التشنج الأدرينالين الوخز للبرميل؟ |
| Onlara uçuşun tam ortasında bir çocuğun gözünden vurulduğunu gördüğümü mü söyliyeyim? | Open Subtitles | أخبرهم أنني رأيت صبياً يصاب بالرصاص في عينيه أثناء الطيران ؟ |