| Güvenlik yetkisine sahip olan bir kişi otel odasında bir şey bırakmaz. | Open Subtitles | أي أحد مصرّحا أمنيا سيعرف بألا يترك أيّ شيء في غرفة الفندق |
| - Kızı ta Alpler'e kadar götürmüş sonra da gondolda tanıştığı Fransız bir kız için onu otel odasında yapayalnız bırakmıştı. | Open Subtitles | لقد أخذها معه طوال الرحله الى جبال ألالب ثم تركها في غرفة الفندق جالسة من أجل فتاة فرنسية قابلها في جندول |
| - Kızı ta Alpler'e kadar götürmüş sonra da gondolda tanıştığı Fransız bir kız için onu otel odasında yapayalnız bırakmıştı. | Open Subtitles | لقد أخذها معه طوال الرحله الى جبال ألالب ثم تركها في غرفة الفندق جالسة من أجل فتاة فرنسية قابلها في جندول |
| Bu geri zekalı Bayaz saraydaki telefon numarasını otelde bırakmış. | Open Subtitles | الوغد الأحمق نسي رقم هاتفه المخصص له في البيت الأبيض في غرفة الفندق |
| Hatta otel odasındaki ilk gecemizde az kalsın yapıyordum. | Open Subtitles | في الحقيقة كدت أفعلها في الليلة الأولى في غرفة الفندق |
| otel odasında bu silahla eşleşen bir şey bulduk mu? | Open Subtitles | إذاً هل طابق أيّ شيء وجدناه في غرفة الفندق السلاح؟ |
| otel odasında kavga etmiştik, ve ardından dört gün konuşmamıştık! | Open Subtitles | عندما تشاجرنا في غرفة الفندق ولم نُحدّث بعضنا لأربعة أيام؟ |
| Dylan, bu öğleden sonra gördüğüm bir kadın otel odasında ölü yatıyor çünkü Cam ve ben bir şeye çok fazla yaklaştık. | Open Subtitles | يا ديلان، امرأة رأيتها بعد ظهر هذا اليوم, كاذبه وجدت ميته في غرفة الفندق لأنى وكام كنا قريبين جدا من شيء ما. |
| Kasvetli otel odasında suskundular. Nedenini bilmeden birlikte oldular. | Open Subtitles | كانا صامتين في غرفة الفندق الكئيبة لكنهم تضاجعا |
| Bense bir otel odasında onun kız kardeşini becerdim. | Open Subtitles | وخنتها من ورائها مع أختها في غرفة الفندق |
| O otel odasında tuhaf bir şeyler oluyor dedim. | Open Subtitles | قلت هنالك أمر غريب يحصل في غرفة الفندق تلك |
| Katilimiz otel odasında değildi bu kesin. | Open Subtitles | القاتل لم يكن في غرفة الفندق لا مجال للشك |
| O otel odasında bana söylediklerin pek de hoş şeyler değildi. | Open Subtitles | حسنا، لم يكن لطيفا ما قلته لي في غرفة الفندق |
| Bunu otel odasında buldum. Endişeleniyorum. | Open Subtitles | لقد وجدت تلك في غرفة الفندق المفيم بها، إني قلقة |
| O'na otel odasında tam olarak ne söyledin? | Open Subtitles | ماذا قلتِ لها بالضبط في غرفة الفندق تلك؟ |
| Hani şu otel odasında aldığımız koku. | Open Subtitles | الكولونيا التي قمنا بشمها في غرفة الفندق هذه |
| Eğer otel odasında tatil geçirmek istemiyorsanız. | Open Subtitles | إلا إذا أردتم قضاء الإجازة في غرفة الفندق |
| Bu kadar kalabalık bir otelde yaşayamayız, tüm bu insanlarla iç içe olmaz. | Open Subtitles | لا نستطيع ان نبقى في غرفة الفندق القذرة هذه نتفادى الناس |
| Bir otel odasındaki modellerden daha sıkıcı bir şey var mıdır? | Open Subtitles | هناك شيء أقبح من الطباعة في غرفة الفندق. |
| Sonra otel odasını düşündüm geri dönmeliydim, ve bu beni cok korkuttu. | Open Subtitles | ثم فكّرتُ في غرفة الفندق الذيسأضطرللعودةإليها.. وأخافني هذا بشدّة |
| Rahatsızdım, bir otel odasındaydım ve orada olmak istemiyordum. | TED | كنت مريضة، وكنت في غرفة الفندق وكم أردت ألا أكون هناك. |
| O b.ktan odada iki haftadır tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | لقد ظللت عالق في غرفة الفندق لإسبوعين |
| Paranın hepsi oteldeki odada. | Open Subtitles | كله في غرفة الفندق |