| Scubanın icadından bu yana, bilim insanları deniz tabanındaki mercan miktarını ve zamanla bu miktardaki değişimi ölçtüler. | TED | فمنذ إختراع التنفس تحت الماء، قاس العلماء كمية المرجان في قاع البحر وكيفية تغيرها مع مرور الوقت. |
| Ve bu gördüğünüz, yoğun bir şekilde bir araya gelmiş hidrojen sülfitçe zengin bir su bulutu, deniz tabanındaki yanardağ ekseninden çıkıyor. | TED | وما ترونه هنا هو سحابة من الحزم المكثفة كبريتيد الهيدروجين في المياه الغنية يخرج من محور بركاني في قاع البحر. |
| Adanın etrafındaki deniz yatağında yapılan son araştırmalar volkanik akıntının geride bıraktığı çöküntülerin 30 kilometre uzağa kadar taşındığını ve kalınlığının da yer yer 80 metreye ulaştığını ortaya çıkardı. | Open Subtitles | التحقيقات الأخيرة التي تمت في قاع البحر حول الجزيرة كشفت المخلفات التي تسببت بها تدفقات الحمم البركانية ، أنها امتدت لنحو 20 ميلاً ووصلت إلى عمق 260 قدماً |
| Şimdilerde Batı Antarktika, buzun 2000 metre kadar derinlikteki deniz tabanına oturduğu kıtanın parçası. | TED | الآن، غرب القطب الجنوبي هو جزء من القارة حيث يتركز الجليد في قاع البحر بقدر 2,000 متر عمق. |
| Bir saat içinde tekneye su aldırıp seni denizin dibine gömerler. | Open Subtitles | أن تملأ الابتعاث وتفريغ لك في ساعة واحدة في قاع البحر. |
| "Bir varmış bir yokmuş, denizin altında büyülü bir hava kabarcığında yaşayan sihirli bir prenses varmış. | Open Subtitles | كان يا ماكان ..كان هناك اميرة سحريه كانت تعيش داخل فقاعه سحرية ..في قاع البحر |
| Önce yüzen bir buz şelfinde yüzlerce metre, sonra 900 metre su ve daha sonra 1,300 metre deniz tabanında sondaj yaptık. | TED | حفرنا خلال مائة متر من الجرف الجليدي العائم وخلال 900 متر من الماء وثم 1300 متر في قاع البحر. |
| Deniz dibinde bir deprem daha oldu. | Open Subtitles | ثمّة زلزال آخر في قاع البحر. |
| Katilin birazcık aklı varsa, silah çoktan denizin dibini boylamıştır. | Open Subtitles | ربما الآن هو في قاع البحر , لو كان للقاتل أي عقل |
| Denizlerde, denizin sularında, deniz tabanındaki çökeltilerde ve kayalarda anlatılan bir öykü var. | TED | هناك قصة في البحر ، في مياه البحر ، في الرسوبيات والصخور في قاع البحر. |
| Kumluk deniz tabanındaki alglerin çoğu yenilebilir, damsel çiftlikleri yeşil bölgeler, bazı türleri teşvik eder, diğerlerini engeller, ve nazikçe etrafındaki yerşeklini değiştirir. | Open Subtitles | الكثير من الطحالب التي تنمو في قاع البحر الرملي صالح للأكل, لذلك تقوم الفتاة بالحرث في الرقع الخضراء, تشجيع بعض الأنواع, وقرص آخرين, |
| Bizimle çalışan insanlar da bize yeni gözler verdiler, sadece varolanı, deniz tabanındaki -- yeni manzaraları gösteren gözler değil -- gezegendeki yaşama bakışımızı da değiştiren gözler. | TED | الأشخاص الذين إشتركوا معنا أعطونا نظرة جديدة ليس فقط في ما هو موجود -- المناظر الطبيعية الجديدة في قاع البحر -- لكن أيضاَ نعتقد حول الحياة في كوكب الأرض نفسه. |
| Hayatta kalmayı başaran larvalar, bu büyük mercan şehrinde var olabilmek için deniz tabanına yapışır. | Open Subtitles | اليرقات التي تبقى، ثبتت على جدران جديدة في قاع البحر |
| Zamanda geriye doğru yolculuk edin ve orası sığ bir denizin dibine batmış olabilir, kilometrelerce kayalığın altında gömülü olabilir veya erimiş, berbat bir yerde yüzüyor olabilir. | TED | وعدّ بالزمن إلى الوراء لربما كانت هذه المنطقة مدفونة في قاع البحر سابقًا، أو تحت كمية كبيرة من الحجار، أو تطفو فوق سطح مُلتهب، وبركاني. |
| "Bir varmış bir yokmuş, denizin altında büyülü bir hava kabarcığında yaşayan sihirli bir prenses varmış. | Open Subtitles | كان يا ماكان ..كان هناك اميرة سحريه كانت تعيش داخل فقاعه سحرية ..في قاع البحر |
| Sırtındaki koyu gri deri, deniz tabanında dolaşırken mükemmel kamuflaj sağlıyor. | Open Subtitles | الجلد الرمادي الأسود على ظهرِها يعطيها تمويها جيدا طالما ظلت تطوف في قاع البحر |
| Deniz dibinde bir deprem daha oldu. | Open Subtitles | ثمّة زلزال آخر في قاع البحر! |
| Katilin birazcık aklı varsa, silah çoktan denizin dibini boylamıştır. | Open Subtitles | ربما الآن هو في قاع البحر , لو كان للقاتل أي عقل |