| Mahalledeki basit bir evcil hayvan dükkanında ne bulmayı umduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ماذا تتوقّع أن تجد، في متجر حيوانات أليفة بسيط. |
| Seni bugün içki dükkanında gördüğümüzde bir parça kendimizi de görür gibi olduk. | Open Subtitles | لما كنا بمثل عمرك كنا نكرهه الشرطة ولما شاهدناك في متجر الكحول شاهدنا |
| Araba dükkânında yaptığın şeyi bir daha tekrarlamayacağına dair söz ver. | Open Subtitles | عدني ألا تقوم بما قمت به في متجر السيارات مرة أخرى |
| Ve sonra, bir kaç yıl önce Oyuncak mağazasında düşünmüştüm. | Open Subtitles | قبل سنوات قليلة كنت في متجر العاب و راودتني فكرة |
| Boya dükkanındaki malzemelerin laboratuvar testleri toksinlerin toz halde olduğunu onaylıyor. | Open Subtitles | نتائج المعمل في متجر الطلاء يؤكد أن السم في صورة بودرة |
| Üniversitenin dışında bir kitap dükkanında çalışmış, oradan da kovulmuş. | Open Subtitles | لقد عمل في متجر كتب بعد التخرج ولكنه قد استقال |
| Halat, çok ucuz birşey hırdavatçı dükkanında çok ucuza bulabililirsiniz. | TED | انها مجرد ذلك ، بل هذا شيء غير مكلف للغاية، المتاحة عمليا في متجر لاجهزة الكمبيوتر الخاص بك ، وانها رخيصة جدا. |
| Auxerre'de bir parfüm dükkanında çalışıyorum. | Open Subtitles | أعمل محاسبة بمحل عطور في متجر كبير في اوكسير |
| Galiba bir hırdavat dükkanında çalışıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه يعمل في متجر للأجهزة. أنه متزوج. |
| -Cambers'ın tamirci dükkanında. | Open Subtitles | هو في متجر في كامبر. صمام الإبرة هو الشائكة. |
| Şüphelimiz evcil hayvan dükkânında çalışıyor. | Open Subtitles | المشتبه به لدينا يعمل في متجر حيوانات أليفة |
| Her neyse, hırdavatçı dükkânında kulak misafiri olacağım. | Open Subtitles | بكل الأحوال، سأبقى قريبة في متجر المعدات |
| Belki de babamızın spatül dükkânında çalışırız Kim bilir. | Open Subtitles | او أعمل لدى أبي في متجر سباتلا , من يدري؟ |
| Dostum, vaktiyle elektronik mağazasında çalışırdım, ama Cyrus'ın da dediği gibi. | Open Subtitles | يا رجل، كنت أعمل في متجر للإلكترونيات لكن كما قال سيريوس |
| Şu şişeleri ve küreği hatırlasana, ve ayakkabı mağazasında ayağını ölçtükleri o şeyi. | Open Subtitles | ,هل تتذكر القنينة والمجرفة وذلك الشيء الذي قاسوا به قدميك في متجر الحذاء؟ |
| İsterseniz arayın, ama Bay Wilkes Bay Kennedy'nin dükkanındaki siyasi bir toplantıda. | Open Subtitles | فتش إن أردت لكن السيد ويلكس في اجتماع سياسي في متجر السيد كينيدي |
| İnternet'ten veya donanma dükkanından alınabilecek her şeyi aldık. | Open Subtitles | ان كان يمكن شراؤه عبر الانترنت او ايجاده في متجر الجيش و البحرية فقد اشتريناه كلنا |
| Victoria's Secret'ta asla sormaman gereken şey nedir biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم ماذا يجب على الرجل أن لا يسأل ابدا في متجر فيكتوريا سيكرت ؟ جايك ماذا؟ |
| Buna ragmen, Cartier'deki insanlar buna bayagi bir deger biçti. | Open Subtitles | مع ذلك فقد حاول العاملون في متجر المجوهرات فعل ذلك |
| Bakarsın şehirde bir mağazada iş bulurum ben de kendime. | Open Subtitles | أو بإمكاني الحصول على وظيفة في متجر التجزئة في المدينة |
| Bu Dükkanda dövme yaptırmaman gerektiğini gösteren bir numaralı işaret. | Open Subtitles | تسجيل رقم واحد كنت قد مشى في متجر الوشم الخطأ. |
| Bu aile için her şeyimi veririm ama annemin dükkanına gidip çalışmam. | Open Subtitles | انا سأفعل المستحيل لهذه العائلة ولكن لن أعود لأعمل في متجر أمي |
| Adam'ın adını kıyafet dükkânındaki sürekli müşterilerle karşılaştır. | Open Subtitles | تفقدي اسم آدم مع اسماء الزبائن في متجر الملابس |
| Bilmiyorum, randevumuzu iptal etti ve şimdi kızlarla Bait Shop'da kız gecesinde. | Open Subtitles | لا أعرف، تخلّفت عن موعدنا والآن تقوم بسهرة فتيات في متجر الطعوم |
| Fotoğrafını çektiğim şey... ...Tokyo'da bir markette olan balina etidir... ...yoksa öyle değil mi? | TED | هذا لحم حوت صورته عندما كنت في متجر مأكولات في توكيو أهو لحم حوت فعلا؟ |
| bir dükkânda çalışıyordu büyükbabamın alışveriş ettiği hırdavat dükkânında. | Open Subtitles | كان يعمل في متجر. متجر العتاد الذي كان جدي يشتري منه. |