| Dilerkot otobüs terminalinde birkaç adam yaralamış. | Open Subtitles | لقد أذى بعض الرجال في محطة الحافلات بديلركوت |
| otobüs terminalinde bizi bekliyorlar. | Open Subtitles | يريدوننا أن نقابله في محطة الحافلات |
| Bu harita toplam büyüklük olarak nispeten küçük ve bu yüzden yine de katlanır harita olarak tutabileceğiniz ya da bir otobüs durağında makul ölçüdeki bir reklam alanında gösterebileceğiniz bir şey. | TED | الخريطة بشكل عام صغيرة نسبياً ليمكن حملها كخريطة قابلة للطي أو عرضها بحجم معقول في صندوق عرض في محطة الحافلات |
| Yani, sanki böyle, ailesi tarafından otobüs durağında bırakılmış gibi görünüyordu. | Open Subtitles | يبدو مثل الطفل الصغير الذي تركه والداه في محطة الحافلات |
| Kocasını otogarda yakalamışlar. | Open Subtitles | زوجها التقط في محطة الحافلات. |
| otobüs durağındaki deli Larry hakkında çok yanıImıyorsam eğer haneleri şeytani bir deve dönüştürmeye kalkmaz sanırım. | Open Subtitles | هاه، إذا لم أكن علي خطأ عن لاري المجنون في محطة الحافلات لكان من المحتمل أن يحول ألكسانر إلي عملاق |
| - Otobüs terminalinden bir bilet satın almış. | Open Subtitles | -إشترت تذكرة في محطة الحافلات الرئيسيّة |
| Pekâlâ, iki gün önce patronun öldürüldü bugün seni otobüs terminalinde cebinde iki bin dolarla kaçmak üzereyken yakaladık. | Open Subtitles | إذاً، قُتل رئيسك قبل يومين، واليوم نعتقلك في محطة الحافلات... وبحوزتك ألفي دولار على وشك مغادرة المدينة. |
| Şu anda Streamline otobüs terminalinde park halinde. | Open Subtitles | انها الآن في مرآب السيارات في محطة الحافلات "ستريملاين" |
| Valizim otobüs terminalinde. | Open Subtitles | حقيبتي، في محطة الحافلات. |
| Şu an otobüs terminalinde. | Open Subtitles | إنها في محطة الحافلات الآن |
| otobüs terminalinde. | Open Subtitles | في محطة الحافلات |
| Keyif için otobüs durağında oyalanır mısın? | Open Subtitles | هل تطيل البقاء في محطة الحافلات من أجل المتعة |
| Ve seni otobüs durağında gördüğümde, ...bana birini hatırlattın, | Open Subtitles | عندما رأيتكِ جالسة في محطة الحافلات تلك ذكرتني كثيراً بشخص ما |
| Yarın saat 10'da, otobüs durağında onunla buluşacağım. | Open Subtitles | سأقابله غداً الساعة العاشرة في محطة الحافلات |
| Evet, Jesse, otogarda çantayı emanete bırakacak. | Open Subtitles | أجل, (جيسي) سترك الحقيبة في فحص الحقائب, في محطة الحافلات |
| Ha, bir de otobüs durağındaki o mevzuyu biliyor. | Open Subtitles | أجل، إنّها تعرف عن ذلك الوقت في محطة الحافلات. |
| Garcia, otobüs durağındaki görüntüsünü bul. | Open Subtitles | غارسيا, قومي بسحب لقطات له في محطة الحافلات |
| - Otobüs terminalinden bir bilet satın almış. | Open Subtitles | -إشترت تذكرة في محطة الحافلات الرئيسيّة |
| Otobüs terminalinden inin. | Open Subtitles | تترجلين في محطة الحافلات. |