| İşte bu laboratuvarımda ilgilendiğimiz şey. | TED | وهذا ما نحن مهتمون بالبحث فيه في مختبري. |
| Benim laboratuvarımda duyularda iki tür hastalığı incelemek için yarasalar kullanıyoruz. | TED | نقوم في مختبري باستخدام الخفافيش لدراسة نوعين من أمراض الحواس. |
| Bu gözlemleri benim laboratuvarımda yunuslar ve filler üzerinde yaptık ve geçenlerde bu özelliğin saksağan kuşunda da olduğu gözlemlendi. | TED | قمنا بهذا العمل في مختبري مع الدلافين والفيلة، وقد أثبت مؤخرا وجود تلك القدرة لدى غراب العقعق. |
| Bir gece laboratuvarımdayım. | Open Subtitles | في إحدى الليالي كنت في مختبري. |
| Fakat bizim laboratuvarda asıl yapmaya çalıştığımız şey bu hücrelerden gerçek dokular üretebilmektir. | TED | لكن ما نحاول القيام به حقا في مختبري هو هندسة أنسجة انطلاقا منها. |
| Sizden, benim laboratuvarımda öğrenci olduğunuzu düşünmenizi istiyorum. | TED | أريدكم أن تتخيلوا أنكم طلاباً في مختبري. |
| Bunu test etmek için laboratuvarımda aşağıdaki deneyi yaptık. | TED | ولاختبار ذلك، قمنا بإجراء التجربة التالية في مختبري. |
| Benim laboratuvarımda, sadece beyin sarsıntısının mekanizması üzerinde çalışmaktan ziyade nasıl daha iyi test standartları olabileceğini anlamak istiyoruz. | TED | لذلك لا نعمل في مختبري على آلية عمل الارتجاج الدماغي فقط، ولكننا نود أن نفهم كيف لنا أن نحصل على معايير اختبار أفضل؟ |
| Benim laboratuvarımda şu sıralar, insanın insan gibi kokmasına sebep olan şey gibi soruları araştırıyorum. | TED | لهذا في مختبري حاليًا، أبحث عن أسئلة مثل، ما الذي يجعل رائحة الإنسان تعبر عنه؟ |
| Sağ alttakini ise 10 sene kadar önce ben laboratuvarımda yaptım ve sonunda bir ürüne dönüştürdük. | TED | في الجهة اليمنى السفلى نرى الروبوت الذي صنعته في مختبري منذ حوالي 10 سنين, والآن وصلنا لهذا المنتج |
| Biz de laboratuvarımda bir dövme mürekkebi üzerinde çalışıyoruz. | TED | لذلك في مختبري كنا نعمل على حبر وشم موصل للكهرباء. |
| laboratuvarımda yapay zekâ ve sentetik biyolojiyi kullanarak bu pandemiye açtığımız savaşta süreci hızlandırıyoruz. | TED | نستخدم الذكاء الاصطناعي في مختبري وعلم الأحياء الاصطناعية لتسريع وتيرة مكافحة هذه الجائحة. |
| Yıldırım çarptığında laboratuvarımda artık radyasyon oluşturmadan ağır suyu saflaştırmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كنت في مختبري في محاولة لتنقية الماء الثقيل دون أي إشعاع المتبقي عندما كان هناك ضوء المسببة للعمى. |
| Başka birini laboratuvarımda istiyor muyum emin değilim. | Open Subtitles | حسنا، أنا لست متأكدا حقا أنا تريد رجل آخر في مختبري. |
| Esasen laboratuvarımda yaptığım da bu. | TED | وهذا بصورة اساسية ما اقوم به في مختبري |
| Benim laboratuvarımda, ki şu an ona bakıyoruz, MIT'de -- burası medya laboratuvarı. | TED | في مختبري: و الذي نشاهده الان، في MIT-- هذا هو في مختبر وسائط الإعلام. |
| Ama yazılım tanımlı radyolardaki güncel gelişmeler, hızlı üretim ve üretici hareketi, bir grup gencin birkaç ayda laboratuvarımda prototip bir radar yapmalarını mümkün kıldı. | TED | لكن آخر التطويرات المتعلقة بالراديوية المحددة بالبرامجيات، سرعت من وتيرة التصنيع وحركة المصنع، ما مكن فريقًا من الشباب يعمل في مختبري على مدى بضع أشهر لبناء نموذج أولي لرادار. |
| Bu, son birkaç senedir laboratuvarımda üzerine çalıştığımız kavramsal bir yanılsama ve yüzde 80'imizde var. | TED | إنه عبارة عن وهم ذهني عكفنا على دراسته في مختبري في السنوات القليلة الماضية، و يملكه 80% منا. |
| Iste bu gordugunuz laboratuvarda urettigimiz yuksek guclu bir pil. | TED | الآن هذه بطارية عالية القدرة أنتجناها في مختبري. |
| Bu video, kendisiyle laboratuarımda üç sene boyunca çalışma fırsatı bulabildiğim öğrencim Joseph'e ait. | TED | هذا طالب لدي يدعى جوزيف والذي كنت محظوظا للعمل معه لثلاث سنوات في مختبري. |
| laboratuvarımdaki bilim insanlarını heyecanlandıran görev de bu. | TED | وتلك هي المهمة التي تحفزُ العلماء في مختبري. |