| tuvalette karşılaştık ve saatlerce... yaptık. | Open Subtitles | لقد قابلتها في مرحاض كامارت و انفردنا ببعض لساعات |
| Geçen sene başkanın çocuklarını korurken tuvalette saldırıya uğradı. | Open Subtitles | لقد تعرضت لهجوم في مرحاض السنة الماضية بينما تحمي أبناء الرئيس |
| Ne diyeceğimi bilmiyordum. Fakat erkekler tuvaletinde söylemen gerektiğinden emindin. | Open Subtitles | لكنك متاكدة من انه يجب ان يقال في مرحاض الرجال |
| -Ama bu adam kızların tuvaletinde içki içerken yakalanan adam. | Open Subtitles | لكنه اعتاد على الشرب في مرحاض حمّام سيداتِ |
| Ama o kombineleri bir tuvalete atmış olsaydım bunu sen istediğin için yapmış olurdum. | Open Subtitles | لكن لو أقحمت تلك التذاكر الموسمية في مرحاض ما كنت سأفعل ذلك لأنك طلبت ذلك مني |
| "John Fenster'ı taşınabilir tuvaletin içinde, tepeden aşağı yuvarladım." | Open Subtitles | دحرجتُ (جون فينستر) عن التل" "في مرحاض متنقل |
| Bir tuvalet köşesinde kolunda bir şırıngayla gebermek mi istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريد الموت في مرحاض ما مع مسمار في ذراعك؟ |
| Dev su samurları için bu, aile tuvaletine koku işaretleri bırakmak anlamına geliyor. | Open Subtitles | بالنسبة للقضاعات العملاقة، هذا يعني التعليم بالرائحة في مرحاض العائلة |
| Benim pekmezli parmaklarım olamıyor ama o tuvalette sırtüstü yüzebiliyor. | Open Subtitles | لا يمكنني أن ألطخ أصابعي بالشراب، لكن يمكنه أن يسبح على ظهره في مرحاض. |
| Umumi bir tuvalette ekipmanlarımı değiştirmektense erkek soyunma kabininin kokusunu çekmeye tercih ederim. | Open Subtitles | لأفضّل أن أعاني رائحة غرفة تبديل الرجال على أن أضطر إلى تغيير معدات تكتيكية في مرحاض عام |
| Diyor ki annesiyle tuvalette cinsel ilişkiye girmiş. | Open Subtitles | ...مذكور، يا سيد بأنه زنى مع أمه في مرحاض خارجي |
| Otel odasının birinde tuvalette birisinin kalbini buldum. | Open Subtitles | في مرحاض أحد غرف الفندق. قلب أحد ما. |
| Kız bikini yarışması sırasında umumi tuvalette öldürülüyor. | Open Subtitles | الفتاة قتلت في مرحاض عام "في مسابقة للـ "بيكيني |
| Kızlar tuvaletinde içki içerken yakalanmıştı o. | Open Subtitles | لكنه اعتاد على الشرب في مرحاض حمّام سيداتِ |
| Demem o ki, sürekli erkekler tuvaletinde sakso çekip duruyordu.. hepsi bu. | Open Subtitles | أنا أقول بأنها تضاجع الفتيان في مرحاض الذكور وما شابه |
| Böyle bir girişle, adamının havaalanı tuvaletinde bir eyalet askeriyle ayak oyunları yaparken yakalandığını sandım. | Open Subtitles | , بهذا الاستعجال ظننت أن خليلكِ أوقع به يمارس علاقة مع رجل في مرحاض قاعدة جوية |
| İlk kattaki kızlar tuvaletinde bileklerini kesmiş. | Open Subtitles | قطع شرايين رسغيه في مرحاض الفتيات بالطابق الأول |
| Erkekler tuvaletinde saklanırsak eğer..ordan geçebiliriz | Open Subtitles | بين الشاطئ ومنزلنا , هو مرحاض الرجال. الخطة هي : المخفية في مرحاض الرجال ننتظر هدفا. |
| Ama o kombineleri bir tuvalete atmış olsaydım bunu sen istediğin için yapmış olurdum. | Open Subtitles | لكن لو أقحمت تلك التذاكر الموسمية في مرحاض ما كنت سأفعل ذلك لأنك طلبت ذلك مني |
| Randy, eğer sen komada olsaydın, bir taşınabilir tuvaletin içinde tepeden aşağı yuvarlanmak ister miydin? | Open Subtitles | راندي) لو كنتَ في غيبوبة) فهل ستريد أن يدحرجك أحدهم عن التل في مرحاض متنقل؟ |
| Bir tuvalet köşesinde kolunda bir şırıngayla gebermek mi istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريد الموت في مرحاض ما مع مسمار في ذراعك؟ |
| Kadınlar tuvaletine işiyorsun karışması normal. | Open Subtitles | أنت تتبوّل في مرحاض السيدات بالطبع ستكون مشوّش |