| Sana yardım etmek isteriz, ama sen çizgiyi aşıyorsun. | Open Subtitles | نحن نرغب في مساعدتك , ولكنك تغلق علينا الطريق |
| Bak, biliyorum bu biraz zor ama, Sana yardım etmek istediğime inanman gerek. | Open Subtitles | اسمع ، أعلم أن هذا صعب ولكني أريدك أن تعلم بأنني أرغب في مساعدتك |
| Sana yardım etmek isterim fakat bu iki ikisinin yapabileceği bir iş değil. | Open Subtitles | أرغب في مساعدتك لكن هذا أكبر من كونه مهمة لشخصين |
| Sana yardım etmek onun için sorun olsaydı uzun zaman önce buna bir son verirdi. | Open Subtitles | لو كان يجد مشكلة في مساعدتك لكان قد توقف منذ أمد طويل |
| Hiç bir ülke size yardım etme riskine girmez. | Open Subtitles | و لن تخاطر أيّ دولة في مساعدتك.. |
| Bay Pruit, salağı ne kadar oynarsanız size yardım etme şansımız o kadar azalır. | Open Subtitles | لأن بقدر ما تمثل الغباء سيد " برويت " تقل رغبتنا في مساعدتك |
| Birinin parlak bir geleceğin olduğunu düşünmesi ve Sana yardım etmek istemesini düşünmek o kadar zor mu geliyor? | Open Subtitles | حسنٌ، هل من الصعب أن تصدّق بأنّ أحدهم يعتقد بأنّك تملك مستقبل مشرقاً، ويرغب في مساعدتك لتصل إلى هناك ؟ |
| Mitchell, terapistim önünü açmamı ne kadar engellemek istese de Sana yardım etmek benim için sorun değil. | Open Subtitles | ميتشل انت تعلم ذلك اني لا امانع في مساعدتك رغم ان معالجي النفسي توسل الي |
| Amacı Sana yardım etmek değil. | Open Subtitles | هي ما سبق أن أثيرت إهتمام في مساعدتك. |
| Tabii herhangi bir sebepten dolayı Miami Emniyeti'nin memurları Sana yardım etmek istemiyorlarsa o başka. | Open Subtitles | ما لم يرغب بالطبع، لسببٍ ما ضبّاط شرطة (ميامي) في مساعدتك.. مثل أن تكون قد عاشرت واحدةً من زوجاتهم |
| - Sana yardım etmek isteyişimin sebebi çünkü ben ikimizin, oda arkadaşından öte, olduğunu hissediyorum, bundan fazlası var. | Open Subtitles | ...إن السبب الوحيد لرغبتي في مساعدتك - هو أنني أ.. أ.. |
| - Sana yardım etmek istiyoruz. | Open Subtitles | نرغب في مساعدتك |