| - Biliyorum bu onun iyiliği için ama endişeliyim. | Open Subtitles | -أعلم أنّ ذلك في مصلحته, ولكنّني قلقةٌ عليه |
| Ama biz, onun iyiliği için hareket ettiğimize inandık. | Open Subtitles | لكننا, كنا نعتقد بأننا كاننا... نقوم بما في مصلحته... |
| Bu onun iyiliği için. | Open Subtitles | انها في مصلحته. |
| Şayet işbirliğine teşvik edersek, kalmak ilgi alanına girer. | Open Subtitles | انها فقط في مصلحته البقاء إذا كنا نشجع التعاون |
| Ve onun ilgi alanına girmediğine ikna etmenin tek yolu vereceğimiz cevapları ırk konusuna bağlamak. | Open Subtitles | والسبيل الوحيد لإقناعه انها ليست في مصلحته هي بأن نوجه كل الأجوبة نحو العرق |
| Yaptığım her şey onun iyiliği için. | Open Subtitles | -و هذا في مصلحته . |