"في مكان يدعى" - Translation from Arabic to Turkish

    • denen bir yerde
        
    • denilen bir yerde
        
    • denen yerde
        
    • denilen yerde
        
    • adında bir yerde
        
    • adlı bir şirkette
        
    • denilen küçük bir yerde
        
    Güneyde Dabris denen bir yerde yaşıyor. Open Subtitles إنها تعيش في الجنوب, في مكان يدعى دابريس
    Walkabout Creek denen bir yerde safari işi yapıyormuş. Open Subtitles ينظم رحلات صيد في مكان يدعى (واكاباوت كريك)
    Güney Afrika'nın vahşi doğu kısmı olan Londolozi Safari Parkı denilen bir yerde büyüdüm. TED ترعرعت في براري الجانب الشرقي لجنوب إفريقيا في مكان يدعى محمية لوندولوزي جايم.
    Bu adamla Moke'un Yeri denen yerde tanıştım. Open Subtitles قابلت هذا الرجل في مكان يدعى موكيز.
    İsa O'na cennet denilen yerde, babasının yanında bir yer teklif etti. Open Subtitles لقد منحه المسيح مقعدا بجوار والده في مكان يدعى الفردوس
    Buldum. Winter Quay adında bir yerde! Open Subtitles لقد وجدته, انه في مكان يدعى رصيف الميناء الشتائي
    Chadway Teknolojileri adlı bir şirkette mühendis. Open Subtitles وهو مهندس في مكان يدعى تقنيات تشادويك
    Shallacombe denilen küçük bir yerde kaldık. Open Subtitles أقمنا في مكان يدعى شالاكوم , سوياً
    Bir gece Matrix denen bir yerde olduğumu hatırlıyorum. Tanrım. Open Subtitles أذكر ليلة ما في مكان يدعى "ماتريكس" كنتهناك...
    Burada Shady Grove denen bir yerde yaşayan bir Maggie Lester var. Open Subtitles هنا يوجد (ماغي لستر) تعيش (في مكان يدعى (شيدي قروف
    Bu adam onunla Black Rose denen bir yerde buluşmak istemiş. Open Subtitles هذا الرجل يريد مقابلتها (في مكان يدعى (الوردة السوداء
    Görünüşe göre gün batımında Zaheer ile Xai Bau'nun bahçesi denen bir yerde buluşacakmış. Open Subtitles يبدو أنه ذاهب لمقابلة (زاهير) عند الغروب في مكان يدعى بستان جاي باو
    İsfahan denen bir yerde. Open Subtitles (في مكان يدعى (اصفهان
    Bu küçük slide gösterisini "Silikon Vadisi" denilen bir yerde yaptım ve çok da düzgün yaptım. TED قدمت عرض الشرائح الصغير هذا في مكان يدعى وادي السيليكون قدمته على اكمل وجه.
    (Gürültü) Nakarat: ♫ Papatya, Papatya ♫ ♫ Cevap ver bana ♫ ♫ Deli divaneyim ♫ ♫ senin tüm aşkına ♫ ♫ Bu şık bir evlilik olamaz ♫ ♫ Bir arabaya param yetmez ♫ ♫ Ama iki kişi için yapılmış bir bisikletin ♫ ♫ oturağında tatlı görüneceksin ♫ AK: Bir saniyeliğine geriye dönersek, UCLA'da yüksek lisansımı yaparken, aynı zamanda Gömülü Ağ Algılama Merkezi denilen bir yerde çalışıyordum. TED (ضجيج) المجموعة:♫ دايزي ، دايزي♫ ♫ أعطني اجابتك ♫ ♫ لقد شارفت على الجنون ♫ ♫ كل هذا من أجل حبك ♫ ♫ لن يكون فرحا مبهرا ♫ ♫ ليس في امكاني تحمل تكاليف عربة ♫ ♫ ولكن كنت ستبدين رائعة في مقعد ♫ ♫ دراجة صنعت لأثنين ♫ آرون : نعود القليل الى الخلف عندما التحقت بالدراسات العليا في جامعة كاليفورنيا لوس أنجلوس، كنت أعمل في مكان يدعى مركز استشعار الشبكات.
    Toronto denen yerde doğdum, değil mi? Open Subtitles وانا ولدت في مكان يدعى تورنتو صحيح
    İsa O'na cennet denilen yerde, babasının yanında bir yer teklif etti. Open Subtitles لقد منحه المسيح مقعدا بجوار والده في مكان يدعى الفردوس
    Bir tanesi, M25 karayolundaki Denham adında bir yerde. Open Subtitles واحدة كانت في مكان يدعى "دنهام" قبالة طريق "أم.25".
    Chadway Teknolojileri adlı bir şirkette mühendis. Open Subtitles وهو مهندس في مكان يدعى تقنيات تشادويك
    Shallacombe denilen küçük bir yerde kaldık. Open Subtitles أقمنا في مكان يدعى شالاكوم , سوياً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more