| Küçük ofisinde oturup raporlarını okuyorsun, | Open Subtitles | تجلسين في مكتبكِ الصغير تقرأين تقاريركِ الصغيرة |
| ofisinde mide ilaçlarımı saklayabileceğim mini buzdolaplarından var mı? | Open Subtitles | هل لديكِ ثلاجةٌ صغيرةٌ في مكتبكِ يمكنني أن أضع فيها دواء المعدة |
| Evet, ama İsa şu anda ofisinde beliriverse, o zaman inanırdın, öyle değil mi? | Open Subtitles | نعم، ولكن لو ظهر المسيح في مكتبكِ الآن فستؤمنين به. أليس كذلك؟ |
| Çünkü böyle bir kriz, ofisinizde aradığımız sızıntıları bulabilmek için harika bir fırsat olabilir. | Open Subtitles | لكن، أريد أن أسمع التفاصيل منكِ.. للكشف عن التسريبات. التي كنا نبحث عنها في مكتبكِ. |
| Hayır ama Scott ofisinizde bekliyor ve 1:00 ile 2:00'de randevunuz var. | Open Subtitles | كلا, ولكن"سكوت"ينتظركِ في مكتبكِ ولديكِ إجتماع في 1: 00 وفي 2: |
| Bir süre senin ofisinde kalabilir miyim? | Open Subtitles | هل أستطيع البقاء في مكتبكِ لفترة ؟ |
| - Efendim? Tuck ofisinde telefonuyla oynuyor. | Open Subtitles | ــ عفواً ــ إن "تاك" عالقٌ في مكتبكِ يلعب في هاتفه |
| Bex, üzerini neden ofisinde değiştirmiyorsun? | Open Subtitles | (باكس) لماذا لاتقومين بالتبديل في مكتبكِ الخاص؟ |
| Üstünü neden kendi ofisinde değişemiyorsun? | Open Subtitles | (باكس) لماذا لاتقومين بالتبديل في مكتبكِ الخاص؟ |
| ofisinde konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | - هل يمكن أن أتحدث إليكِ في مكتبكِ ؟ |
| ofisinde konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | - هل يمكن أن أتحدث إليكِ في مكتبكِ ؟ |
| Döndüğünde ofisinde olacak. | Open Subtitles | سيكون في مكتبكِ عندما تعودين. |
| Çünkü bir sebebe ihtiyacım yok. ofisinde bekliyor olacağım Diane. | Open Subtitles | انا في مكتبكِ يا دايان |
| FBI'ın ofisinde olduğunu söylüyor sanırım senin Strauss'la olan ilişkini bilen tek ben değilim yani acele etsek iyi olur. | Open Subtitles | طبقاً لكلامها فأن عناصر مكتب التحقيقات الفيدرالي في مكتبكِ الأن لذا أظنُ أنني لستُ الوحيد الذي يعرف بشأنكِ أنتِ و (ستراوس) مما يعني أنهُ من الأفضل لنا أن نسرع |
| - ofisinde. | Open Subtitles | - في مكتبكِ |
| - ofisinizde olmadığınızı biliyoruz. | Open Subtitles | ونعلم أنّك لم تكوني في مكتبكِ |
| Bayan Lemon, mini buzdolabınız hala ofisinizde. | Open Subtitles | آنسة (ليمون)، ثلاجثك الصغيرة لازالت في مكتبكِ |
| Bir de ofisinizde biri var. | Open Subtitles | وهناك رجل في مكتبكِ |