| Sizler kutsal bir göreve başlamak üzeresiniz. | Open Subtitles | و سعيك وراء الثأر لقد إنطلقتم في مهمة مقدسة |
| Farklı bir göreve gelecekten geldi, ama bu çok daha iyi bir plan. | Open Subtitles | لقد أتيت من المستقبل في مهمة مختلفة لكن هذه خطة أفضل |
| Kızım bana yasadışı bir görevde bazı adamlarının öldürüldüğünü söyledi. | Open Subtitles | قالت إن بعض رجالك لقوا حتفهم في مهمة غير شرعية. |
| Aynı gece Zeke, tamamen farklı türde bir görev peşindeydi. | Open Subtitles | في تلك الليلة , زيك كان في مهمة مختلفة تماما |
| Resmi bir görev için burada olduğumu biliyor olmalısınız. | Open Subtitles | أعتقد أنكم تعلمون جميعاً أني هنـا في مهمة رسمية |
| Bir Amerikan senatörü arka bahçemde gerçeği arama görevinde öyle mi? | Open Subtitles | سيناتور أمريكي؟ عندي هنا؟ في مهمة تقصي حقائق؟ |
| Duygusala bağlamayalım. Kraliçenin verdiği bir görevdeyim. | Open Subtitles | ولكن دعنا لا نكون عاطفيين أنا في مهمة لصالح الملكة |
| Bu da bir göreve daha gidiyorum demek. | Open Subtitles | سيكون هذا معناه أنني سأذهب في مهمة أُخرى |
| Başka bir ülkedeki diplomatik bir göreve gitmiyorum. | Open Subtitles | انا لست ذاهبة في مهمة دبلوماسية إلى بلاد أخرى. |
| Constantine Mercea, ülkesi için öldü. Bir subay Constantine'i çok zor bir göreve gönderdi. O öldü. | Open Subtitles | أرسل الجيش قسطنطين في مهمة إنتحارية وماتو كسر جاك يد ورجل الضابط |
| Tarihte ilk kez bu rakip örgütler bir görevde birlikte çalışıyorlar. | Open Subtitles | للمرة الأولى في تاريخهم عملت هذه الوكالات المتنافسة معاً في مهمة |
| Geçen haftasını Tarafsız Bölge'deki Direniş'i takip ettiği gizli bir görevde geçirdi. | Open Subtitles | قضى معظم الأسبوع الماضي في تتبع المقاومة في مهمة سرية بالمنطقة المحايدة |
| bir görevde olduğumuzu hatırlatırım. Bu senin görevin! | Open Subtitles | عليك أن تتذكر أننا في مهمة هذا هو ما علينا فعله |
| Bu yüzden demokrasimizi 21. yüzyıla taşımak için sekiz yıldır bir görev sürdürüyorum. | TED | لذا أمضيت آخر 8 سنوات من عمري في مهمة من أجل دفع ديموقراطيتنا إلى القرن الواحد والعشرين. |
| Washington DC'den. Özel bir görev için burada. | Open Subtitles | إنه من واشنطن العاصمة وهو هنا في مهمة خاصة |
| Sorun değil. Gerçekleri ortaya çıkarma görevinde olduğunu söyleriz. | Open Subtitles | لا مشكلة سنقول أنك كنت في مهمة تقصي حقائق |
| Ama kısa sürecek. Kraliçenin verdiği bir görevdeyim. | Open Subtitles | ولكن حتى لا أبالغ في التعبير أنا في مهمة لصالح الملكة |
| Resmi bir iş için buradayım. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | أنا هنا في مهمة رسمية لا وجود لما يدعو للقلق |
| Fakat bu duyarsızlığın bedelini ödeyemeyiz çünkü dünya herkes için yaşamı güzelleştirmeyi hedefleyen önemli bir görevle meşgul. | TED | ولكننا لم نعد نحتمل مثل هذا التوجه، لأن العالم مشغول في مهمة حيوية تتعلق بتحسين الحياة للجميع. |
| Hatta yeni bir keşif görevi için ekip göndermenize bile izin verdik. | Open Subtitles | لقد سمحنا حتى بإرسال فريق آخر في مهمة استطلاعية جديدة |
| İşteki ilk haftam ve kapı görevindeyim tamam mı? | Open Subtitles | يبدو الأمر وكأنه أسبوعي الأول في العمل وأنا في مهمة مسؤول البوابة، صحيح ؟ |
| görev başında duygusal ilişki kurman çok dikkatsizce bir davranış. | Open Subtitles | إنه لعمل غير متقن للغاية منك أن تكون متورط عاطفياً في مهمة |
| Ama onlara işkence etmek gibi bir amacı yoktu, değil mi? | Open Subtitles | لَكنَّه ما كَانَ في مهمة لتَعذيبهم، أليس كذلك؟ |
| Bu ciddi iş Burda bir görevdeyiz. Bir büyük şov dünyayı değiştirebilir. | Open Subtitles | نحن في مهمة معرض عظيم واحد يمكن أن يغيّر العالم |