| Bunu Ross için yaptığımızı biliyorum, ve bunda bir sorun yok. Ama eğer bana kalsaydı, ilk randevumuzda bunu yapmazdık. | Open Subtitles | يمكن أنّ أقول بأنّي أعرف بأنّنا نعمل هذا من أجل روس وذلك جيد، ولكن لو كان الأمر بيدي، هذا ليس ما سنعمله في موعدنا الأول |
| İlk randevumuzda bir suç işlemek istemiyorum. | Open Subtitles | المشكله أنني لا أريد إرتكاب جريمه في موعدنا الأول |
| Sadece ilk buluşmamızda gözlüklerimi giymek istemedim. | Open Subtitles | لكنني لم أريد ارتداء نظارتي في موعدنا الأول |
| İlk buluşmamızda "Başımda belâ bir şeytan var..." | Open Subtitles | في موعدنا الأول مرحباً هناك شيطات يطاردني |
| Ben de ilk buluşmada iyi bir etki bırakmak isterim. | Open Subtitles | يعجبني أنني قد تركت انطباعاً جيداً لديك في موعدنا الأول |
| İlk buluşmada iyi bir izlenim bırakmak isterim. | Open Subtitles | يعجبني أنني قد تركت انطباعاً جيداً لديك في موعدنا الأول |
| Evet. İlk randevumuzda buraya geldik. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي ذهبنا به في موعدنا الأول |
| Bizim ilk randevumuzda, onun tek yaptığı sarhoş olup beni golf sahasına götürmek olmuştu. | Open Subtitles | في موعدنا الأول كل ما فعله هو السكر و أخذي إلى ملعب الغولف |
| İlk randevumuzda dışarı çıktığımızda gecenin sonunda seni öpmemi istemiş miydin? | Open Subtitles | حين ذهبنا في موعدنا الأول في نهاية الليلة هل أردتِ أن أقبّلكِ ؟ |
| İlk randevumuzda "merhaba, peşimde bir iblis..." | Open Subtitles | و لكن ماذا بإمكاني أن أقول في موعدنا الأول "مرحباً هناك شبح يطاردني "؟ |
| Üniversitedeki kız arkadaşım Stacy'yi ilk randevumuzda o filme götürmüştüm. | Open Subtitles | أخذت حبيبتي في الجامعة ستيسي بلو) لتشاهده في موعدنا الأول) |
| Bir piknik hazırlayacaktım ilk buluşmamızda senin hazırladığın gibi ama o güzel havayolu bardaklarını nereden bulduğunu çözemedim. | Open Subtitles | كنت سأفرش سجادة تنزه مثل تلك التي وضعتيها في موعدنا الأول ولكن لم أعرف من أين حصلتي على |
| Evet. İlk buluşmamızda evlenmek hakkında şakalaştık. | Open Subtitles | نعم، قد مزحنا حول الزواج في موعدنا الأول |
| Asıl öyle olmazsa sıkıntı. İlk buluşmamızda ona 200 ekran plazma televizyon aldım. | Open Subtitles | يجدر بها أن تكون كذلك في موعدنا الأول اشتريت لها شاشة مسطحة بحجم 80 بوصة |
| İlk buluşmamızda sarhoş olmak istemedim, o kadar. | Open Subtitles | ولكنني لم أرد أن أثمل في موعدنا الأول |
| Hayır, aslında ilk buluşmamızda olmuştu. | Open Subtitles | ...لا ، في الحقيقة هذا كان في موعدنا الأول |
| - Daha ilk buluşmada insanlar haydut olduğumu ima ederlerse, evet. | Open Subtitles | فقط عندما يوحي الناس بأنني سفاحة في موعدنا الأول |
| - Daha ilk buluşmada insanlar haydut olduğumu ima ederlerse, evet. | Open Subtitles | فقط عندما يوحي الناس بأنني سفاحة في موعدنا الأول |
| Onunla ilk buluşmada yattığıma inanamıyorum! | Open Subtitles | لا أصدق أنني ضاجعته في موعدنا الأول. |
| Dinle, ilk randevumuza geç geldin ve kötü bir restoran seçtiğin için doğaçlama yapmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | -إسمعيني. تأخرت في موعدنا الأول. اخترت مطعماً سيئاً، |
| İlk çıktığımızda. | Open Subtitles | في موعدنا الأول |
| İlk randevumuz için, | Open Subtitles | في موعدنا الأول |