| Paramedikler Olay yerinde aile bireylerinin yaptıkları kimlik teşhislerini sorgulamazlar. | Open Subtitles | فرق البحث والإنقاذ لا تشكك في تعرف أفراد العائلة على الضحايا في موقع الحادث |
| Olay yerinde bulunan örnekler bilinen hiçbir hayvanın DNA'sı ile uyuşmuyor. | Open Subtitles | لا العيناتِ التي وَجدتْ في موقع الحادث تطابق الحمض النووي لأي حيوانات معروفه |
| Olay yerindeki parmak ve ayakkabı izleride o yüzden oradaydı. | Open Subtitles | هكذا بصمات الأصابع وآثار الأقدام تُركت في موقع الحادث. |
| Olay yerindeki güvenlik kameralarını kontrol ediyoruz ama Paul Mason vurulduktan sonra işlenmiş gibi gözüküyor. | Open Subtitles | تفحصنا كاميرات المراقبة في موقع الحادث لكننا لم نرى شيء .. يبدو أنه حصل بعد إصابة بول ميسون |
| kaza yerinde bir adama tükenmez kalemle trakeotomi mi yaptın? | Open Subtitles | فغرتَ رغامى الرجل في موقع الحادث بقلم حبر ناشف؟ |
| Sizi kaza alanında gördüğümü söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أنني رأيتك في موقع الحادث. |
| Kaza mahallinde konuştuğum kadının. | Open Subtitles | إمرأة تكلّمت مع في موقع الحادث. هم. ميّتها مؤخرا زوج. |
| Hayati göstergeleri Olay yerinde stabildi. | Open Subtitles | العلامات الحيوية كانت مستقرة في موقع الحادث. |
| Eğer Olay yerinde olsaydın, kapının tekmelenerek açıldığını bilirdin. | Open Subtitles | إذا كنت في موقع الحادث كنت ستعرف أن باب الغرفة قد كُسر |
| Olay yerinde motelin anahtarını bulduk. | Open Subtitles | لحسن الحظ، وجدنا مفتاح الشقه في موقع الحادث |
| Çıkan yangının uşağı tarafından başlatıldığı anlaşıldı ki kendisi de kalp krizi geçirerek Olay yerinde can verdi. | Open Subtitles | الحريق تم إشعاله من قبل خادمه الذي مات هو الآخر بالسكتة الدماغية في موقع الحادث. |
| Olay yerindeki kanla Eva'nın tıbbi kayıtlarını karşılaştırdık. | Open Subtitles | قارنا الدم في موقع الحادث على السجلات الطبية إيفا. |
| Peki, Olay yerindeki kandan haber var mı? | Open Subtitles | ماذا عن الدم في موقع الحادث الرجل أن آنجيل hit- -؟ |
| Olay yerindeki delillerin DNA testlerinden... | Open Subtitles | "من إختبار دليل الحمض النووي في موقع الحادث..." |
| İki kolu da kaza yerinde ampute olmuş, sağ bacağı tutan şey de tek bir lif. | Open Subtitles | والضغط مستقر أسفل الثمانينات بترت الذراعان في موقع الحادث والساق اليمنى تكاد تنقطع |
| kaza yerinde birbirimize verdiğimiz bilgilerin arasındaydı. | Open Subtitles | من المعلومات التي تبادلناها في موقع الحادث |
| kaza yerinde bir şey buldum. | Open Subtitles | وجدت شيئاً في موقع الحادث |
| Ama bizim kaza alanında bulduğumuz şöyle. | Open Subtitles | وهذا ما وجدناه في موقع الحادث. |
| Onu Kaza mahallinde görmüştüm, sonra da yargıcın sürekli gittiği barda. | Open Subtitles | رأيته في موقع الحادث ثم مرةَ أخرى في حانة القاضي |