| Ya asla konuşmuyoruz ya da aynı günde iki kez konuşuyoruz. | Open Subtitles | أما أن لا تكلميني إطلاقاً أو تكلميني مرتين في نفس اليوم |
| Bugünün çekimi ve 28'inde ki aynı günde mi geçiyor? | Open Subtitles | مشهد اليوم والمشهد 28 أحداثهما تجري في نفس اليوم .. |
| Mayısta... korkunç kolera bakterisi... aynı günde iki cesette bulundu. | Open Subtitles | في مايو تم العثور على البكتريا المرعبة في جثتين في نفس اليوم |
| Yüce Divan'ın hakimlerinden birinin annesinin cenaze törenini berbat ettin, üstelik kızının da ölmüş olabileceğini öğrendiği aynı gün. | Open Subtitles | لقد عبثتَ في جنازة لأمّ قاضية بالمحكمة العليا في نفس اليوم الذي تكتشف فيه أنّ ابنتها على الأرجح ميّته |
| Dört buz kötüsünün aynı gün saldırması tesadüfünü tartışmak üzere kısa bir toplantı. | Open Subtitles | . استجواب سريع لمناقشة صدفة أوغاد الثلج الـ4 . يهاجمون في نفس اليوم |
| o gün yaşanan bir araba kazasında ziyarette bulunan Malawi Başbakan'ı öldü. | Open Subtitles | في نفس اليوم تعرضت سيارة الرئيس الزائر المالاوي لحادث مؤسف تسبب بمقتله |
| Even Knievel'ın ve Kentucky Koşusu'nun aynı günde olmasından bile büyük. | Open Subtitles | أكبر من Knievel ايفل و سباق كنتاكي ديربي في نفس اليوم. |
| Bu ve bir insan parmağı, hepsi aynı günde. Bu çok ağır. | Open Subtitles | هذا الخبر وذلك الإصبع البشري الذي رأيناه في نفس اليوم ، ذلك مؤثر |
| Bu olayların aynı günde ve aynı saatte olmaması... çok yazık. | Open Subtitles | من السيئ ألا تكن هذه الأحداث في نفس اليوم في نفس الوقت |
| aynı günde düğünümü kaçırdım, işimi kaybettim, bir dul oldum. Bir bakıma. | Open Subtitles | لقد فوتّ زفافي وخسرت وظيفتي وصرت أرملة في نفس اليوم .. |
| Drechmeyer'ın titreşim bulucu seviyelerinin fırlamasıyla Pandora'nın Kutusu'nu aralamanızın aynı günde olması tesadüf olamaz. | Open Subtitles | أنا أكره هذا القسم اذا انها ليست صدفة أن جهاز دراكماير اشتعل بقوة في نفس اليوم الذي فتحتم فيه صندوق باندورا |
| aynı günde doğan ikiz kardeşler. Tatmin oldunuz mu? | Open Subtitles | الأخوة التؤأم ولدوا في نفس اليوم ، صحيح ؟ |
| İkisi de aynı günde aynı kişi tarafından öldürüldü. Hayatları bir şekilde kesişiyor olmalı. Pekâlâ. | Open Subtitles | كلتاهما قتل في نفس اليوم وعلى يد نفس الشخص لابدّ أنّ الحياة تتقاطع في مكانٍ ما |
| 18. yıldönümünüzle aynı günde yapman tesadüf mü yalnızca? | Open Subtitles | لذلك، انها مجرد صدفة والبيع في الفناء يحدث في نفس اليوم لذكرى سنوية زواجكم 18؟ |
| aynı günde ikimizin de çiçek alması çok tuhaf. | Open Subtitles | يبدو طريفا ، بأن كلانا حصلا على ازهار في نفس اليوم |
| - aynı günde bebeğimi ve Sam'i kaybettim. | Open Subtitles | ماذا؟ خسرت صديقي الحميم وطفلي في نفس اليوم |
| Sonra hayatta olduğunu öğrendim ve aynı gün hayatta olmadığını öğrendim. | Open Subtitles | ثم اكتشفت أنّها حيّة، فإذا بي في نفس اليوم أشهد موتها. |
| Tuhaf olan, çocuğun babası, oğlunun kaybolduğu günle aynı gün aynı yerde kaza yapan bir kadını arabasına almış. | Open Subtitles | الشيء الغريب أن والد الشاب أقلّ امرأة كانت قد تعرضت لحادث هنا في نفس اليوم الذي اختفى فيه ابنه |
| Sonra bir gün, aynı gün içinde John Doerr, Bill Berkman ve Al Gore beni aradı ve hepsi David Agus'un telefonuna cevap vermemi söyledi. | TED | و في يوم ما, وصلني اتصال من جون دوير, بيل بركمان و أل قور في نفس اليوم يقولون رد على اتصال ديفيد أوقس. |
| Burada aynı gün bu çekim yapıldığında | TED | ها أنا في نفس اليوم الذي أخذت فيه الصورة. |
| o gün için ise ruhsal çöküş geçirdiği fikrine kapıldım. | Open Subtitles | لكن في نفس اليوم قد لاحظت عليه اثار أزمة نفسيه |
| Bu şekilde devam ederseniz, önünde sonunda adet günlerinizi de aynı güne denk getirirsiniz. Bu da nefis olur. | Open Subtitles | استمرّوا هكذا, وسيأتي أجلكم كلكم في نفس اليوم يبدو ذلك رائعاً |