| Herife baksana! Eğer ona hanım evladı dediğini öğrenirse ayağını Yüzüne siler. | Open Subtitles | انظر إليه، لايعرف ما الذي تقوله، وإلا كان سيمسح قدميه في وجهك |
| Bir gün koca bir adam olacak Yüzüne çamur bulaşmış... | Open Subtitles | سيصبح رجلا كبيرا يوما ما حصلت على الطين في وجهك |
| Çok mükemmel bir soru, ama bunu Yüzüne iğne saplamadan önce sormalıydın. | Open Subtitles | هذا سؤال ممتاز كان ينبغي أن تسأليه قبل أن تضعيه في وجهك |
| Sana hizmet edeceğime, çayı suratına fırlatıp botlarına işerim daha iyi. | Open Subtitles | سوف أقذف الشاي في وجهك وأتبول فى حذائك قبل أن أخدمك |
| Aynen öyle, Al sana kapak olsun. | Open Subtitles | هذا صحيح, في وجهك |
| Senin Yüzünden bir şey belli olmuyor. | Open Subtitles | لا أرى في وجهك ما يدل على ماض من ذلك النوع |
| suratında patlama lafını duydum ama bu o olmuyor sanırım. | Open Subtitles | أعرف حينما يرمى عليك الفشار في وجهك و لكن هذه مثيرة للسخرية |
| Daha çok Yüzündeki karakterin bir bakıma gücü. | Open Subtitles | أظن أنها الشخصية القوية القوية التي كانت تبدو في وجهك. |
| Hiç de bile. Daha az önce Yüzüne yüzüne gülüyorduk. | Open Subtitles | هذا ليس صحيح، لقد كنا نسخر منك في وجهك للتو |
| At kılığına girmiş iki insandan arkada olan gibisin ve bu sırada Gina gün boyu Yüzüne yüzüne osuruyor. | Open Subtitles | انت تبدو كجزء خلفي في زي حصان مؤلف من شخصين مع جينا التي فقط تضرط في وجهك طوال اليوم |
| - Dinle dostum. Yüzüne bakınca bunun sıradan bir sorun olmadığı anlaşılıyor. | Open Subtitles | يا صاح، يمكنني أن أرى في وجهك أن هذه ليست مشكلة عابرة |
| Bu adam karını becerdi ve bütün ülkenin Yüzüne sürdü. | Open Subtitles | الرجل مارس الجنس زوجتك ويفرك في وجهك أمام البلد بأكمله. |
| Böylelikle bana sebep olduğun onca acı için Yüzüne tükürebilirdim! | Open Subtitles | لكي أقدر على ان ابصق في وجهك لكل تلك المعاناة التي سبّبتها لي |
| Yüzüme birşey söylemedin, öyleyse benim Yüzüne söyleyecek birşeyim var. | Open Subtitles | أنت لم تقل شيء في وجهي، لذا لدي شيء لأقوله في وجهك |
| -Bir daha asla kimsenin kapıyı suratına çarpmasına izin vermeyeceksin. | Open Subtitles | لا تـدع أحـداً يغلـق الباب بعنف في وجهك ثانيّة أبدّاً |
| Öyle söylemek istemedim ve suratına geğirdiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | لم أعني ما قلته و أعتذر عن الانفجار في وجهك |
| Brokeback Dağlı Aquaman. Al sana, kaltak. | Open Subtitles | (بروكباك رجل الماء) في وجهك يا حقير |
| Şok olup aklının karışacağına ve seni Yüzünden bıçaklayacağına karar verdik. | Open Subtitles | اعتقد اننا قرننا انها سوف تصاب بصدمة ثم ستصاب بحيرة , ثم ستطعنك في وجهك على الاغلب |
| O aptal suratında bunların kokusunu özlediğine eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنك إفتقدت رائحه هذه في وجهك الأحمق |
| Seni geçerken Yüzündeki o ifadeyi kaçırmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا اريد ان يفوتني هذا المنظر في وجهك عندما اسبقك |
| Bu da sana kapak olsun. | Open Subtitles | لقد أخبرتك أنها معي في وجهك.. |
| Arabaya binmeye ne dersin, yoksa suratından vururum. | Open Subtitles | ما رأيك بركوب السيارة قبل أن أطلق في وجهك سائق يحمل سلاح |
| gözünün içine reklam sokmanın yeni bir yolu sadece, Jen. | Open Subtitles | انها فقط طريقة أخرى للإعلان في وجهك لا تفعلي ذلك و سوف تندمين |