"في وقت آخر" - Translation from Arabic to Turkish

• başka bir zaman
• Başka zaman
• daha sonra
• bir ara
• başka sefere
• başka bir sefere
• dahaki sefere

başka bir zaman da gelip görebilirsin. kaçıp gitmeyecek ya.
يمكنك دائماً أن تريه في وقت آخر فلن يبرح مكانه

Bakın, üzgünsünüz biliyorum ama sinemaya başka bir zaman gideriz.
إنظر, أعلم أنك منزعج, لكنني سأخذكم للسينما في وقت آخر.

- başka bir zaman yaparız. Aslında tüm hafta boşum.
سنفعلها في وقت آخر في الحقيقة انا متاح طوال الأسبوع.

Bu konuyu Başka zaman konuşsak da yıl dönümümüzün tadını çıkarsak olmaz mı?
أيمكننا أن نتكلم عن هذا في وقت آخر و نستمتع بعشاء ذكرى علاقتنا؟

Konuşmayı Başka zaman yaparız.
حسناً، إقرئها سنتحدث عن الأمر في وقت آخر

Sanırım seni evine götürmeliyim. Bu işi daha sonra yapabilirsin.
سأوصلك إلى البيت بالسيارة ويمكن أن تعملي هذا الشغل في وقت آخر

Boşver. Senin resimlerini başka bir zaman çekeriz.
انسي الأمر، سوف ألتقط لكِ صورة في وقت آخر

başka bir zaman, aynı yerde, aynı şekilde.
في وقت آخر لكن بذات الأحاسيس وبذات المكان

bunu başka bir zaman yapmalıyız.
رُبَّمَا يَجِبُ أَنْ نَفعل هذا في وقت آخر

Evet, teşekkürler, Piglet, Ama, belki, mmm, belki de başka bir zaman.
حسناً، شكراً لك، بيغلت لكن , ربما في وقت آخر.

Eğer başka bir zaman ve yerde yaşamış olsaydım hikayem çok farklı bir sonla bitebilirdi.
لو اني أعيش في وقت آخر أو مكان آخر فلربما كانت لقصتي نهاية أخرى مختلفة جدا

Belki de bu konuşmayı başka bir zaman sürdürebiliriz.
حسنا، ربما بإمكاننا إنهاء هذه المحادثة في وقت آخر

Belki bu oyunu başka bir zaman bitirebiliriz...
ربما يمكننا إنهاء هذه المباراة في وقت آخر

- Ve Başka zaman dönmeni.
أنا أقول بأن تسامحوهما وتعودان في وقت آخر

Kendim için Başka zaman üzülebilirim - sizin onu yakalamanızdan sonra.
كلا يمكنني الأسى على نفسي في وقت آخر بعد أن تمسكوا به

Benimle konuşmak istemişti. İşi varsa... Başka zaman.
حسناً, هو سألني لمقابلته إذا كان مشغول, ربّما في وقت آخر

Başka zaman olsa, bu ev, ziyaretinizle şenlik yerine dönerdi.
في وقت آخر سيكون المنزل سعيداً اذا قمتِ بزيارة

Bir yerde durur musun. Partiyi Başka zaman yaparız. Sizin için küçük bir hediye.
تعالي هنا.يُمكنُ أَنْ نَأخُذَ حفلة في وقت آخر.

Yemeği Başka zaman yapalım. Yapacak işim var.
سيجب علينا تناول الغداء في وقت آخر , لدي عمل للقيام به

Mike, daha sonra tekrar buluşalım mı?
إذا مايك ، هل من الأفضل أن نجتمع في وقت آخر ؟

Gerçekten eğleniyorum. Belki bir ara tekrarlarız.
لقد كان ممتعاً جداً ربما يمكننا إكمال ذلك في وقت آخر

Bir başka sefere. Yarın erken kalkmalıyım, bir gezintiye çıkacağım.
ربما في وقت آخر علي أن أصحو باكراً، أمامي رحلة طويلة غداً

"Belki başka bir sefere." hayır demektir ve bunu biliyorum.
ربّما ''في وقت آخر'' جملة تقال للتملّص، و أنا أعرف ذلك.

- Dert değil. - Bir dahaki sefere...
لاتوجد مشكلة في وقت آخر