| Ama o görev, yıldıza ulaşamadan kayboldu. | Open Subtitles | لكن تلك المهمّةِ فُقِدت قبل أن تصل إلى النجم |
| 2001 yılında Washington DC'de genç, beyaz bir üniversiteli stajyer yürüyüş yaparken şehrin kuzeybatısında kayboldu ve onun davası neredeyse her gün gazetedeydi. | TED | في واشنطن العاصمة، في عام 2001، فُقِدت متدربة شابة بيضاء البشرة وحاصلة على دراسة جامعية إثر حادثة تسلُق في شمال غربي واشنطن العاصمة، وعمّت قضيتها الصحف بشكل يومي تقريبًا. |
| Fabrikadan bir grup mermi kayboldu. | Open Subtitles | دفعة من الرصاص فُقِدت من المصنع. |
| Eve uğrarsan bir gün o plağın nasıl kaybolduğunu bilemeyeceksin. | Open Subtitles | لو مررتَ على البيت يوماً لن تعرف أبداً كيف فُقِدت تلك الاسطوانه |
| Annemin iş arkadaşıydı; kaybolduğunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | عملت أمي معها أتذكر عندما فُقِدت |
| Dört gemi daha kaybedildi. | Open Subtitles | أربعة سفن أخرى فُقِدت |
| O kokainden bir gıdım bile kaybolursa bütün dişlerini sökerim. | Open Subtitles | لو فُقِدت ندفة واحدة من هذا الكوكايين سأنزع كل أسنانك |
| Arkadaşlığımız sırasında ortağım kayboldu. | Open Subtitles | خلال فترة توددنا فُقِدت شريكتي |
| Mısralarım kayboldu bir bahçe kıyısında | Open Subtitles | أشعاري فُقِدت على أطراف حديقة |
| Hepsi geçen hafta kayboldu. | Open Subtitles | جميعها فُقِدت الأسبوع الماضي. |
| - "kayboldu." demek? | Open Subtitles | فُقِدت"؟" |
| Hanna Lawson'ın kaybolduğunu sandılar. | Open Subtitles | وهم اعتقدوا ان "هانا لوسن" قد فُقِدت. |
| İHA 172 dün gece kaybedildi. | Open Subtitles | الطائرة 172" فُقِدت الليلة الماضية" |
| Şu kokainin tek zerresi bile kaybolursa bütün dişlerini sökerim. | Open Subtitles | لو فُقِدت حتى ندفة واحدة من هذا الكوكايين سأخذ كل أسنانك |