| 85 şarkılık bir listem var ve özellikle gecenin ortasında | TED | لدي قائمة أغنيات من 85 أغنية، وخصوصاً في منتصف الليل، |
| Bu taraftan, lütfen. Konuk listesinin kopyalarını ve diğer bilgileri masanın üzerinde bulacaksınız. | Open Subtitles | من هنا رجاءً ، سوف تجدون نسخاً من قائمة الضيوف على هذه الطاولة |
| Hastanın ismini listeye koymadan önce bir miktar ön ödeme yapmanız gerekiyor. | Open Subtitles | يتطلّب دفعة أوليّة قبل أن نسجل اسم المريض على قائمة المتبرع إليهم |
| İnşallah bu da değişecek. Kornea nakli için listede, sıramı bekliyorum. | Open Subtitles | على أمل أن ذلك سيتغير، أنا على قائمة الانتظار لزرع القرنية |
| Ek olarak, insanların ne istediğini öğrenmek için beyaz tahtaya farklı menü yazdı. | TED | كان يكتب قائمة طعام مختلفة على الجانب بقلم للسبورة ليكتشف ما يريده الناس. |
| Bu akşamın menüsü; tatlı patates, kızarmış balık ve fasulye çorbası. | Open Subtitles | ، الآن ، قائمة اللّيلة بطاطا حلوة سمك مقلي وشوربة فاصوليا |
| Umarım davetli listesi, listeyi Ashley ve artı bir kişiye daraltabilir. | Open Subtitles | على امل ان قائمة المدعوين تضييق لاشلي وعلى بعد واحد زائد. |
| Senden yapmanı istediğim şey şu film izleme işinin hâlâ geçerli olduğunu düşündürtmen ama onun yerine onu klube getirmen. | Open Subtitles | ما أحتاج لتقوم به أن تتظاهر بأن فكرة السينما ما زالت قائمة و من ثم تحضرها للنادي بدلاً من ذلك |
| Earl, senin listenle yapacakların var. Benim listem yok ki. | Open Subtitles | ايرل، لديك اشياء على القائمة لفعلها، وأنا ليست لدي قائمة. |
| - Restoranla ilgili bütün fikirlerim menülerim, yıllarca topladığım her şey, yapılacaklar listem... | Open Subtitles | تحوي كلّ أفكاري بشأن المطعم و القوائم التي جمعتها لسنوات، و قائمة مهامي. |
| Yerinde olsam önerimi kabul eder ve yapılacaklar listesinin en üstüne koyardım. | Open Subtitles | لو كنت مكانك لقبلت الطلب ووضعته على قمة قائمة أفعال الشرطي السابق |
| Senin için sorun olmazsa, konuk listesinin bir kopyasını alacağız. | Open Subtitles | اذا كان ليس لديك مانع سنحتاج نسخة من قائمة ضيوفك |
| Tamam, tüm listeye ihtiyacım yok. Neden dışarıda beklemiyorsun? Haydi. | Open Subtitles | حسنا لا اريد قائمة كاملة لماذا لاتنتظر في الخارج ؟ |
| Tabii ki, bahçe partisini düzenleyen benim ve Zachary Quinto listede değil diyorum. | Open Subtitles | أجل ، بالطبع إنها حفله حديقتي و زاكري كوينتو ليس على قائمة المدعوين |
| Eski bir benzin istasyonunun yanında küçük bir aile işletmesi menü tamamen japonca. | Open Subtitles | مكان رطب وصغير الذي يعمل بجانب محطة بنزين قديمة قائمة الطعام كلها باليابانية |
| Çok akıllıca. Çocuk menüsü de gagasında. | Open Subtitles | يالا الذكاء, قائمة الاطفال علي شكل منقار |
| Hiçbir saygıdeğer bilim insanı, hiçbir saygıdeğer insan öyle bir listeyi saklamaz. | Open Subtitles | لا عالم محترم، لا شخص محترم سوف يبقي على قائمة مثل هذه |
| Davetin hala geçerli mi acaba? İster misin? | Open Subtitles | أتسائل إذا كانت الدعوة مازالت قائمة هل تود الذهاب؟ |
| Sayın Yargıç, bu jürinin etki altında bırakıldığına inanmak için bazı nedenlerimiz var. | Open Subtitles | سيادتكم لدينا أسباب تجعلنا نصدّق أن قائمة المحلفين هذه قد تم العبث بها |
| Eğer Noel listen buysa, bir an önce işe koyulmalısın. | Open Subtitles | طالما هذه قائمة عيد الميلاد خاصتك، فيجدر أن تبدئي العمل. |
| Örgütün harekete geçemediği müddetçe yaptığım hiçbir listenin bir anlamı yok. | Open Subtitles | أي قائمة أضعها لا معنى لها ، مالم تتحرك المنظمة بموجبها |
| Eric, Noel baba için hediye listeni henüz yapmadın mı? | Open Subtitles | ـ إذا إريك، هل أعددت قائمة هدايا عيد الميلاد لسانتا؟ |
| İnsanlar ve aslanlar arasındaki savaş burada iki milyon yıldır devam ediyor. | Open Subtitles | الحرب بين البشر و الأسود قائمة هنا منذ أكثر من مليونيّ سنة |
| Sue Sylvester kayıt yapan ilk 700 artist arasında, millet! | Open Subtitles | سو سلفستر على قائمة الـ700 أغنية الأكثر تحميلا يا ناس |
| Hastane koğuşuna alınanların isim ve adreslerinin bulunduğu bir liste. | Open Subtitles | إنها قائمة بأسماء وعناوين الأشخاص الذين اعترفوا في سجن المستشفى |