| Hastalıkla savaşmanın yolu tedavi etmek değil, hâlâ tedavi edilebilir durumdayken onu teşhis etmektir. | Open Subtitles | انت لا تحارب المرض بعلاجه انت تحارب المرض بإكتشافه بينما ما يزال قابلاً للعلاج |
| Peki, bu idare edilebilir. | Open Subtitles | حسناً , ذلك يبدو قابلاً للتحكم جداً |
| NF2 oldukça yavaş ilerleyen bir kanserdir bu da onu tedavi edilebilir kılıyor. | Open Subtitles | إن أف تو" نوعُ من السرطان" ينمو ببطءٍ شديدٍ للغاية ما يجعلهُ قابلاً للعلاج بسهولة |
| Bir hastalıkla savaşmanın yolu, hâlâ tedavisi mümkünken onu teşhis etmektir. | Open Subtitles | أنت تحارب المرض بإكتشافه بينما ما يزال قابلاً للعلاج |
| Bir hastalıkla savaşmanın yolu, tedavisi mümkünken teşhistir. | Open Subtitles | انت تحارب المرض باكتشافه بينما ما يزال قابلاً للعلاج |
| Seni sürüklememe izin verirsen sürükleyebilirsin. | Open Subtitles | ستقام في الغد , لكن في حال كُنت قابلاً للسحب بإمكانك سحبي |
| Yazılımım bir IP ağı içerisinde roketlerin erişilebilir olduğunu yeri bulabilir bunu da takip edilebilir bir ping atarak yapıyor, başka nasıl denir bilemedim. | Open Subtitles | يُمكن للبرنامج أن يختبر لو كانت الصواريخ سهلة الوصول عبر شبكة انترنت، ممّا يخلق أزيزاً قابلاً للتعقب وذلك لقلّة وجود كلمة مُناسبة. |
| Eğer tedavi edilebilir bir şeyse hava kuvvetleri bunu bedavaya yapar. | Open Subtitles | إذا كان ذلك قابلاً للعلاج |
| - Bu da onu tahmin edilebilir kılıyor. | Open Subtitles | -هذا يجعله قابلاً للتنبؤ بأفعاله |
| Seni sürüklememe izin verirsen sürükleyebilirsin. | Open Subtitles | ستقام في الغد , لكن في حال كُنت قابلاً للسحب بإمكانك سحبي |