| Bu, beni çağıranın o olduğunu fark etmeden önceydi. | Open Subtitles | و ذلك قبل أن أدرك أنّه هو من كان يستدعيني |
| Evet, doğru. Ortakyaşar olduğumuzu fark etmeden önceydi. | Open Subtitles | أجل، هذا صحيح، قبل أن أدرك أنّنا بيننا علاقة تكافلية. |
| O, bunun ukala cevaplardan fazlası olmadığını fark etmeden önceydi. | Open Subtitles | هذا كان قبل أن أدرك أن ذلك لم يكن سوى ملاحظات وقحة. |
| Gelmeyeceğini anlamadan önce parkın etrafında ne kadar tur attım hiç bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم كم مشيت حول المتنزه قبل أن أدرك بأنه لن يأتي |
| Yazları neden balıkçı yaka giydiğini anlamadan önce. | Open Subtitles | قبل أن أدرك لما هي لبست دراعة صوفية مع رقبة ضيقة في الصيف |
| Bir anda ortaya çıktı ve ne olduğunu anlamadan kendimden geçtim. | Open Subtitles | .. ظهر فجأة وفقدت وعيي قبل أن أدرك ما يحدث |
| Daha önce flört edip terk ettiğimi farkına varmadan önce birisine yarım saattir yazılıyordum. | Open Subtitles | لقد قضيت نصف ساعة مخدوعة في رجُل قبل أن أدرك أنني بالفعل واعدته وتركته قبل عام |
| Moron olma ihtimalini fark etmeden önceydi o. | Open Subtitles | كان هذا قبل أن أدرك بأنك قد تكون مغفلاً |
| Tehlike biri olduğunu fark etmeden önceydi bu. | Open Subtitles | قبل أن أدرك أنه خطر |
| senin çok kibar biri olduğunu anlamadan önce ana sınıfındaki çocuklar gibi aranıdığımızı anladım. | Open Subtitles | لدرجة أننا قد نبدأ بالبحث عن حضاناتٍ لأطفالنا من قبل أن أدرك حتى أنك كنت تتصرف بدافع الأدب. |
| Kardeşimle irtibat kişimiz sen olduğunu anlamadan önce gerçekten bana çıkma teklif ettiğini sanmıştım. | Open Subtitles | أعتقدت أنك طلبت مني حقاً الذهاب في موعد قبل أن أدرك أنا وأختي أنك الشخص المنشود |
| Neden sürekli korkmuş göründüğünü anlamadan önce. | Open Subtitles | قبل أن أدرك لما هي دائماً خائفة جداً |
| Hayır, bu onun şu anda kaldırılması zor bir yük olduğunu anlamadan önceydi. | Open Subtitles | لا، لقد كانت قبل أن أدرك بأن لديه الكثير من الأمتعه |