| ona soylu bir ölüm verdim. Mahkumiyet sebebi için iyi savaşmıştı. | Open Subtitles | قدمت له موته نبيله، فقد قاتل جيداً من أجل قضيته الخاسره |
| Lord Barnard'ı odama getirttim, ona cinayet ile ilgili kanıtı gösterecektim ki, | Open Subtitles | لقد جلبت اللورد بارنارد إلى مكتبي قدمت له الأدلة في هذا الدفتر |
| Fakat giderken ona para verdim, çünkü Riverdale' ydım... ...bu nedenle ondan daha çok param vardı. | TED | ولكن قدمت له المال لأنني كنت من ريفرديل حيث أملك مالا أكثر منه |
| ona hayatta kalamayacağı bir teklif yaptım. | Open Subtitles | آه ، لقد قدمت له عرضا أنه لا يمكنه البقاء |
| Bir süre önce kasılmalar başladı. ona sakinleştirici verdim. | Open Subtitles | لقد تعرض لنوبة من التشنجات منذ قليل و قد قدمت له المسكنات |
| Bir keresinde açken ona yemek vermiştim. | Open Subtitles | حدث مره اننى قدمت له الطعام عندما كان جائعا |
| Adamın kendi vakasına çalışmasına izin verip ona gözetim ekibi de vermişsin. | Open Subtitles | تركته يعمل على قضيّته و قدمت له فريقين للمراقبة |
| ona, gömlek yapabilmesi için kol ve yaka verdiğimi hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر أنني قدمت له الياقات والأكمام للقميص |
| O gün ona küçük çiçekten yapılmış bir yüzük vermiştim. | Open Subtitles | قدمت له خاتم مصنوع من زهرة صغيرة أعطتك خاتما |
| Yani intikam için mi ona burger hazırladın? | Open Subtitles | إذن قدمت له شطيرة اللحم كعلامة على الإنتقام؟ |
| - Müşterindi ama ona gerçek olmayacak kadar iyi bir teklif yaptın. | Open Subtitles | كان عميلك لكنك قدمت له صفقة خيالية أكثر من حقيقية |
| Eğer problemi çözebilecek biri varsa onun da kendisi olduğuna inandığım için, ona aylar öncesinden teklif götürmüştüm. | Open Subtitles | عينته منذ بضعة شهور لأني وثقت، إن كان بإمكان شخصاً ما أن يحلها سيكون هو ذلك الشخص قدمت له التمويل لعمله بشرط، |
| Bayanlar, son 7 yıl her gün ona şınav çektirdim. | Open Subtitles | السيدات، وأنا قدمت له القيام دفع عمليات كل يوم واحد على مدى السنوات السبع الماضية. هاه؟ |
| Beraber yemek yedik. ona bir şey önerdim ve bundan tiksindi. | Open Subtitles | لقد تناولنا طعام الغداء سوية قدمت له نصاً كرهه للغاية |
| Peki, neden ayrılmak için ona fırsat verdiğinizde bunu reddetti? | Open Subtitles | لماذا إذًا عندما قدمت له فرصة ليستقيل رفضها ؟ |
| Hediye olarak da, şu kurdelalı şirin kutulardan bir tane verdim. | Open Subtitles | على أي حال، قدمت له هديته ذلك الصندوق المحلى بالشرائط |
| Peki sen parayı teklif ettiğinde, ne tepki verdi? | Open Subtitles | و عندما قدمت له المال, كيف كانت ردة فعله؟ |