| Tae Yang'ın aldığı kararı anlayıp, dikkate alacak ya da kabul edecek mi bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف إذا كان سوف يفهم و يُفكر و يتقبل قرارها |
| Belki mahkeme kararı getirebiliriz, onun kararını geçersiz kılabiliriz, bu kararı alabilecek yetiye sahip olmadığını söyleyebiliriz. | Open Subtitles | ربما يمكن أن نحصل على أمر من المحكمة و نطغى على قرارها ندعي أنه حالتها لا تسمح باتخاذ قرار كهذا |
| Annem kararını verdi. İkimiz de onun fikrini değiştiremeyeceğimizi biliyoruz. | Open Subtitles | حسمت والدتي قرارها وكلانا يعلم أنّنا لا نستطيع تغيير رأيها |
| - İzine çıkacağımı yazmıştım. kararını, beni dinledikten sonra vereceğini yazmış. | Open Subtitles | كتبت أنها ستتخذ . قرارها بعد أن تستمع لي |
| Bu komite karar vermesinden once mahkuma soylemek istedigin birsey var mi? | Open Subtitles | قبل أن تتخذ اللجنة قرارها هل هناك أي شيء يود السجين قوله؟ |
| - Bu onun kararıydı. - Sadece senin onu sevmen için uğraştığından dolayı öyle dedi. | Open Subtitles | لقد كان هذا قرارها فقط لانها كانت تحاول جاهداً |
| Onu sevdim ama o kendi seçimini yaptı, ve ben kendiminkini. | Open Subtitles | ...لقد أحببتها و لكن اتَّخذتْ قرارها و أنا اتَّخذت قراري |
| Bu bir kural değildi. Sadece kendi kararı. | Open Subtitles | لم تكن هذه قواعد الأسرة ولكنه كان قرارها |
| Tek yapabileceğimiz Ona yol göstermek ve sonra, hangi yolu seçerse seçsin bu onun kararı. | Open Subtitles | كل مايمكننا فعله هو توجيهها إلى الطريق الصحيح، ثم وأي طريق قد اختارته، هو قرارها |
| Ve bekar bir anne olma kararı | Open Subtitles | و قرارها أن تكون ام عزبة جاء ضد التيار وكانت تعرف ذلك. |
| Anneyi ikna etmeye çalıştım, fakat çocuk onun, kararı kendi verir. | Open Subtitles | لقد حاولت ان اقنع الأم لكنه ابنها لذا فهو قرارها |
| Komite kararını açıklamadan önce başıma talihsiz bir olay geldi. | Open Subtitles | شيء مؤسف قد حدث لي، أمام لجنة، كانت قد اتخذت قرارها. |
| O kararını verdi anne. | Open Subtitles | تشبه والدك كثيراً. لقد إتخذت قرارها يا أمي. |
| Tüm samimiyetimle mahkemenin adil bir karar vereceğine inanıyorum. | Open Subtitles | فأطلب من المحكمة أن تعطي قرارها لماذا يجب أن تكون هكذا؟ |
| Buna o karar verir, sen değil. Bu konuyu kestirip atmadıysam, Annen istediği içindir, sen değil. | Open Subtitles | انه قرارها وليس قرارك واذا كنت سمحت لك بالكلام فهو من اجلها وليس من اجلك |
| - Bir karar vermemiz gerek. - Ve bu sizin kararınız da değil. | Open Subtitles | إنه ليس خيارقائد عظيم نحتاج لقرار إنه ليس قرارها |
| Hepsi kendi kararıydı. | TED | كان كل شيء متروك لها والقرار قرارها. |
| Guinevere seçimini kendi yaptı. Sonuçlarına da katlanmalı. | Open Subtitles | لقد إتخذت قرارها عليها ان تتحمل النتيجة |
| Ondan, Kararından, bebekten ya da bizden nefret edebilirsiniz ama hiçbirinin önemi yok. | Open Subtitles | يمكنكَ أن تكرهها, او قرارها, أو الطفل أو نحنُ لكن كل هذا لا يهم |
| Zelda'nın avukat olma tercihinin ikinci tercihi olduğunu düşünmesinden sorumlu olan kişi sen misin ? | Open Subtitles | هل أنت هو الشخص المسؤول عن جعل زيلدا تنتقد قرارها لتصبح محامية؟ |
| Demek ki, kendi kararlarını vermenin risklerini biliyor. | Open Subtitles | لذا من المفترض , انا تتفهم الخطر وقامت بإختيار قرارها الخاص |
| Annemi sevdiğini biliyorum, ama kendi hayatını yaşamaya kadar verdi,bu onun seçimi. | Open Subtitles | أعرف أنكِ تحبين أمي، لكن كيف تعيش حياتها هذا قرارها الشخصي |
| kararına saygı göstermemizi istiyordur. Bilemiyorum. | Open Subtitles | إقبلي بالأمر الواقع , إنه قرارها , أنا لا أعرف |
| Sonunda hükümet bir karara varmış. Vajina Monolojlarının Uganda'da gösterilmesine izin verilmemiş. | TED | الحكومة أخيراً أخذت قرارها بأن مسرحية مناجاة المهابل لا يمكن أن تقام في يوغندا. |
| Onun kendi başına aldığı Kararları sorgulayamam. | Open Subtitles | لم تتم استشارتي حول قرارها بأن تغامر بالخروج بدون مرافقة. |