| Bak, vergi dairesinden ve çocuk vakfından kısa süreli borç almam gerekiyor ama senin iznin olmadan alamıyorum çünkü ikinci imza senin. | Open Subtitles | لا أريد إلا قرضاً قصير الأجل من حساب التقاعد ووديعة الولد لكن لا يمكنني الحصول عليه إلا بإذنك بصفتك شريكة في التوقيع |
| Bu şey değil mi... ..geçen yılbaşı bizden borç isteyen? | Open Subtitles | الذي طلب قرضاً في عيد الميلاد السابق؟ اجل لديه مشاكل في المقامره لكن لاتلومي البيتزا |
| Paraya ihtiyacım vardı. Ben de o adamlardan borç aldım. | Open Subtitles | كنتُ بحاجة إلى المال وقبلتُ قرضاً من أولئك الرجال |
| 24 saat önce benim olan bir şey için kredi almamı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | هل تريدني أ، آخذ قرضاً على شيء كان ملكي مجاناً قبل 24 ساعة؟ |
| - Ayyaş Steve'e, kredi verilmesini istiyorum 1200 dolar.Ahırı satın alması için. | Open Subtitles | أن يمتلك قرضاً .. 1200 دولار وتعيين الكسوة كرهنية وأنا أوقع بالنيابة |
| Evet. 6 ay önce su pompası kredisi için sana gelmiştim. | Open Subtitles | أجل .. لقد جئتك منذ ست شهور طالباً قرضاً من أجل مضخه الماء |
| borç kabul edersen aramızda bir şeyler toparlayabiliriz. | Open Subtitles | إن احتجت قرضاً أنا واثقة أنه يمكننا التوصل لشئ |
| 4,500 Gideon'luk borç aldınız ve Küçük Bayan Noel de benim güvencem. | Open Subtitles | أخذت قرضاً بقيمة 4500 جيديون وفتاة الكريسماس هنا هي ضمانتي |
| Gerizekalı, borç aldın madem geri ödeyecek de terbiyen olsun! | Open Subtitles | أيهّا الحقير, أن اخذت قرضاً عليك أن تكونَ رجــلاً لتردّه ثانياً |
| Peki. Ama unutma kendini ona borç verir durumda bulabilirsin. | Open Subtitles | طيّب، أوَتعلمين، يُمكنكِ أن تكوني الشخص الذي يُعطيه قرضاً عند طاولة الكرابس. |
| Arkadaşlarıma sürekli borç veririm. Ve bu önerdiğim bir borç bile değil. | Open Subtitles | أعير أصدقائي المال طوال الوقت وهذا ليس قرضاً الذي أعرضه |
| Kocam benim haberim olmadan size gelip 20,000 dolar borç istedi. | Open Subtitles | من دون معرفتي، طلب منك زوجي قرضاً بمبلغ 20 ألفاً |
| Atın kaybettiğini öğrendiğinde Florence'tan borç istemiş. | Open Subtitles | وحين عرف أن الحصان قد خسر طلب قرضاً من "فلورنس"، لكنها رفضت |
| Erkek ya da kadın her kim Allah'a güzelce bir borç verirse Allah bunun karşılığını kat kat, fazlasıyla verecektir. | Open Subtitles | ويقرضون الله قرضاً حسناً... والله يضاعف لمن يشاء |
| Bankadan kredi isterseniz, muhtemelen kaderinizi bir algoritma belirliyor, bir insan değil. | TED | فإذا طلبت قرضاً من البنك، فهنا احتمال كبير بإن يقرر مصير قرضك بواسطة خوارزمية وليس من قبل إنسان. |
| Tekrar önemsiz birine kredi verene kadar beni destekleyecektir. | Open Subtitles | سوف يستدعينى لاحقاً حين أمنح قرضاً لأحدهم |
| Babama benziyor kredi isterken ki hali gibi. | Open Subtitles | انه يبدو مثل ابى عندما يطلب قرضاً من البنك |
| Eğer birisine kredi verdiysem, onunla 30 yıllığına evlenmiş sayılırım. | Open Subtitles | إذا منحت أحد الأشخاص قرضاً فأنا أتزوجه لـ30 عاماً |
| Hiçbir teminat, hiçbir kefil olmadan bunlar sayesinde iki yüz binlik bir kredi alabileceğini mi sandın? | Open Subtitles | هل تعتقد أنّها سوف تمنحك قرضاً بقيمة مائتي ألف دون أيّة تأمين أو أيّة كفيل؟ |
| - Hayır. Demek ki onlara %6 faizli kredi önerirsin. | Open Subtitles | إنّكِ تعرضين عليهم قرضاً بنسبة 6 بالمئة. |
| Ama Eylül'e kadar beklemek zorunda kalırsak buna pek destek kredisi denemez, değil mi? | Open Subtitles | لكنه لن يكون قرضاً مؤقتاً حقيقياً إن انتظرنا لسبتمبر، هل سيكون كذلك؟ |
| Bunu atlatmak için Borca ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنها تحتاج قرضاً للتغلب على المشكلة |
| Ya da evi krediyle alıyor | Open Subtitles | أو لربما تم الموافقة على إعطائه قرضاً لإبتياع المنزل |