| O zaman sivil bir tane bul, yüksek önceliği var. | Open Subtitles | إذا استخدم واحدة مدنية , أنها ضرورة قصوى |
| Bu yüksek öncelikli bir durum. Tam Ulusal Güvenlik yetkim var. | Open Subtitles | هذا موقف ذو أولوية قصوى أنا لديّ تفويض كامل من وكالة الأمن القومي |
| "Maksimum" demek, motorlarımızı Güvenlik sınırlarının da dışında zorlamak demek oluyor. | Open Subtitles | قصوى تعنى الضغط على المحركات بعد الحدود الامنة |
| Bir Çoğalıcı gemisi bize doğru Maksimum Işıkaltı hızda yaklaşıyor. | Open Subtitles | إحدى سفن الريبلكتوز تتجه إلينا بطاقة إشعاعية قصوى. |
| Tam koruma için deniz anası maskesi giyersiniz, | TED | تلبس قناعا واقيا من قناديل البحر لحماية قصوى. |
| Yaratığın son gelişi sebebiyle oluşan kafa karışıklığına rağmen NATO, Birleşmiş Milletler ve koalisyon güçleri kırmızı alarmda bekliyor. | Open Subtitles | بالرغم من الأرتباك الناجم عن الظهور الأخير للمخلوق، الأمم المتحدة والناتو وقوات التحالف لا يزالون في حالة تأهب قصوى. |
| Hafızam zayıftır, ama son derece önemli konular için değil. | Open Subtitles | لدي ذاكرة ضعيفة لكن ليس لمسائل ذات أهمية قصوى |
| Çok yüksek güvenlikli. Bizim bile giriş iznimiz yok. | Open Subtitles | حماية قصوى ، حتى نحن لا نملك الصلاحية للدخول هناك |
| yüksek seviyede alarmdalar ama sizin de söyleyeceğiniz gibi olayın adı Tam da konulmuş değil. | Open Subtitles | إنّهم في حالة تأهب قصوى الآن، ولكن أخبركَ أنّ الأمور ليست جيّدة هنا بالضبط وماذا عن الكاميرات؟ |
| 5 saniyeden az sürede 100 km hıza çıkabiliyor, en yüksek hız 250 km, ve bardak tutacağı yok... çünkü iki elin de direksiyonda olmasını istersin. | Open Subtitles | تصل سرعة 60 بخمس ثوان سرعة قصوى 160, وبدون حامل للأكواب لأنك سترغبين بكلتا اليدين على المقود |
| Ne zaman kimliği meçhul bir ceset çıksa yüksek öncelikli olur. | Open Subtitles | إذًا، عندما تكون لدينا جثة مجهولة الهوية تصبح القضية لها أولوية قصوى |
| Onca yıl önce benden o hesabı açmamı istediğinde oğlu için bunun en yüksek öncelik olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | عندما طلب مني إنشاء حسابه منذ سنوات قال أنها ضرورة قصوى لأجل ابنه |
| Maksimum etkinliği ve kalımlılığı sağlamak için diğerleriyle kendi kendine dölleniyor. | Open Subtitles | التلقيح الذاتي مع الآخرين ليضمن كفاءة قصوى وقابلية للبقاء |
| Maksimum Güvenlik bölümünde olması gerekiyor! | Open Subtitles | يُفترض به أن يكون في سجن بحراسة قصوى إنه يتلقى علاجاً للسرطان |
| Sanığı, Alkatraz Müdürü nezaretinde Maksimum üç yıllığına Alkatraz'a geri gönderme cezasıyla kasıtsız adam öldürmekten suçlu bulabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم ان تقرروا إن كان المُدعى علية مذنب لا أرادياً والذى يودى بة لعقوبة قصوى تصل الى السجن 3 سنوات وفى هذة الحالة سيتم إعادة المتهم |
| Sanığı Alkadraz Müdürü nezaretinde Maksimum üç yıllığına Alkadraz'a geri gönderme cezasıyla kasıtsız adam öldürmeden suçlu bulabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم ان تقرروا ان كان المُدعى عليه مذنب لا اراديا والذى يودى به لعقوبه قصوى تصل الى السجن 3 سنوات وفى هذه الحاله سيتم اعاده المتهم |
| - Normal şartlarda, Tam güç olduğunda ancak yarım saat boyunca solucan deliği bağlantısı kurabiliyoruz. | Open Subtitles | و توصياتك ؟ عادة عندما كان لدينا طاقة قصوى يمكننا ابقاء الفتحة الدودية لنصف ساعة |
| Olan şey şu anda elinizde bir kırmızı alarm olması. | Open Subtitles | ما يحدث هو ? أننا قد حصلت على حالة تأهب قصوى في يديك؟ |
| Ama siz çocuklar bilmelisiniz ki, şaka telefonları pek önceliğimiz değildir. | Open Subtitles | ولكن أيها الفتيه يجب عليكم أن تعلموا بأن أتصال المساعدة ليس له أولوية قصوى تماماً |
| General Melchett çok önemli ve gizli bir görev için sizi görmek istiyor. | Open Subtitles | يريد الجنرال ميلشت أن يراك ليناقش مهمةً سريةً قصوى |