| Ama bu kadar pazarlamayla bile Billy keseli sıçanının ömrü acınası derecede kısa oldu. | TED | ولكن حتى مع كل هذا الترويج حياة أبوسيم بيلي كانت قصيرة بشكل مثير للشفقة. |
| Normalden uzun kolları, ve korkutucu kısa bir boynu var. | Open Subtitles | فلديه ذراعين طويلتان بغير العادة ورقبة قصيرة بشكل غريب |
| Şaşırtıcı derecede kısa sürdü. | Open Subtitles | لقد كانت قصيرة بشكل مفاجىء حقًا |
| Hemen bulaşmış olsa bile, mikrobun yumurtlama zamanı çok kısa demektir. | Open Subtitles | . هذه فترة إحتضان قصيرة بشكل مخيف |
| Hayat çok kısa. | Open Subtitles | وهو أن الحياة قصيرة بشكل مؤسف. |
| Heisenberg belirsizlik Prensibi, maddenin inanılmaz kısa zaman aralıkları için pat diye ortaya çıkabileceğini ileri sürmüştü. | Open Subtitles | مبدأ عدم اليقين (لهايزنبرج) اشار الى ان هذه المادة يمكن أن تنبثق إلى حيز الوجود لفترات زمنية قصيرة بشكل لا يصدق. |