| Sürüm telef olurken, kanun kaçaklarının peşine düşemem. | Open Subtitles | لا يمكنني مطاردة الفارين من العدالة قطيعي يفنى |
| Sürüm her şeyden önce gelir. Hiçbir şekilde kuşağımı zedeleyecek bir riske girmem, özellike de kana susamış bir parazit vampir olamaya hiç niyetim yok. | Open Subtitles | قطيعي أهم، ولن أساوم على انقطاع نسل أسرتي |
| Üç yıl süren kuraklığın sürümü öldürmesi korkunç. | Open Subtitles | ومن المروع كذلك أن ينفق قطيعي إزاء 3 سنوات من القحط |
| Sakıncası yoksa, sürümü yorduğun için iki dolar daha borçlusun. | Open Subtitles | أن لم يكن لديك مانع أنت تدين لي بدولارين لأنك أنهكت قطيعي |
| Arkadaşlar,uzun zamandır, bu gecenin, gelmesini bekliyorum, ve korkusuz sürümün bunu görebilmesi daha da iyi. | Open Subtitles | أصدقائي، إنتـظرت هـذه الليلة ويالـه من شيئ جميل أن يحضر قطيعي لمشاهدة هـذا |
| Bilemiyorum. sürümden birisi tehlikedeymiş gibi hissettim ve harekete geçtim. | Open Subtitles | لا أدري، شعرت وكأن فردًا من قطيعي في خطر، فتصرّفت. |
| Sürüme temiz raporu vermezlerse zaten ölü sayılırız. | Open Subtitles | ما لم يكن سجل قطيعي الصحي جيداً فنحن في عداد الأموات |
| Sizler benim sürümsünüz ancak artık daha fazla canınızı tehlikeye atmanızı isteyemem. | Open Subtitles | إنّكم قطيعي. {\pos(190,230)} لكن لا يمكنني ترككم تخاطرون بأرواحكم أكثر مما خاطرتم بالفعل. |
| - Sığırlarımı istiyorum! | Open Subtitles | -أريد استعادة قطيعي |
| Sürüm Malcolm'u ararken siz de Montana'da bir hafta takılmaya ne dersiniz? | Open Subtitles | بينما قطيعي يبحث عن مالكوم هنا لماذا لاتقضي الاسبوع في مونتانا |
| Söylediğim gibi ben kimsem oyum. Ben bir sürü çocuğuyum. Artık benim Sürüm sensin. | Open Subtitles | كما قلت لك، ماهيتي راسخة، أنا رجل يلازم قطيعه، وأنت قطيعي الآن. |
| Sürüm, Dogu Meclisi'nin bölgesindeki açiklari arastirdi, hiç bulamadi. | Open Subtitles | قطيعي فحص المجمع الشرقي بحثاً عن نقاط الضعف ولم يجد شيء |
| Sürüm, Doğu Meclisi'nin bölgesindeki açıkları araştırdı, hiç bulamadı. | Open Subtitles | قطيعي فحص المجمع الشرقي بحثاً عن نقاط الضعف ولم يجد شيء |
| Ama artık benim Sürüm değiller. | Open Subtitles | على الرغم من هذا لم يعودوا قطيعي بعد الآن |
| Benden sürümü çaldın, kızımı çaldın. Şimdi bunun hesabını vereceksin. | Open Subtitles | لقد سرقت قطيعي و فتاتيّ و يجب عليك أن تدفع الثمن. |
| Kendi sürümü kuracağım. Yapacağım bunu. | Open Subtitles | سأصنع قطيعي الخاص، هذا ما سأفعل |
| O uçak az önce sürümü dağıttı. | Open Subtitles | هذه الطائرة للتو قامت بتفريق قطيعي |
| sürümün Kenny'e yaptığından daha nazik davrandılar. | Open Subtitles | إنهم في الحقيقة ألطف أكثر من شعور قطيعي اتجاه كيني |
| sürümün yarısını teklif etsem yine de gözü doymaz. | Open Subtitles | بوسعي أن اعرض عليه نصف قطيعي ولكن ذلك لن يكون كافياً |
| Dışarıdaki her ne ise, sürümün korunması adına hakkımızda bilgisi olan şu cadılarla anlaşma yapacağım. | Open Subtitles | مهما كان الذي في الخارج تلك الساحرات,مهما عرفن بشأننا سأتفق معهن لحماية قطيعي |
| İtlerin ayaklanması, benim sürümden iki ve masum insanlardan yedi kişinin ölümü. | Open Subtitles | تمرد المتحولين الجدد موت اثنان من قطيعي وسبعة اشخاص بريئين |
| Bu koyun benim sürümden neden kaçmış? | Open Subtitles | هذه الخراف قد إبتعدت - - عن قطيعي الخاص، اسمه |
| Bu sabah Bataklık'taki Sürüme birisi saldırdı. | Open Subtitles | ثمّة أحد هاجم قطيعي عند الجدول هذا الصباح. |
| - Sığırlarımı kaçırttın. | Open Subtitles | -أبعدت قطيعي |