| Amerikan Donanması okyanusun dibinde uzaylılara ait yaşam formu buldu. | Open Subtitles | الجيش البحري الأمريكي اكتشفوا وجود حياة فضائية في قعر المحيط |
| Aradığın cevapların, o bardağın dibinde olduğunu hiç sanmıyorum şahsen. | Open Subtitles | و لا أعتقد أنّكَ ستجد إجاباتك في قعر هذا القدح. |
| Aral denizin dibinde oldukça bulunmayan ne buldun? | TED | فما ستجدونه في قعر بحر الآرال ليس بالجميل. |
| Onu bıraktığımda havuzun dibine doğru battı ve öylece dipte kaldı. | Open Subtitles | تركتها فحسب غطست إلى الأسفل مباشرةً على بطنها في قعر الخزّان |
| O arabanın içinde nehrin dibini nasıl boyladığımı söyler misin? Dinle. | Open Subtitles | كيف أنتهى الأمر بيّ في السيارة و أنا في قعر النهر؟ |
| dipsiz bir batak gibi seni yutar, içine çeker. | Open Subtitles | إنها مستنقع لا قعر له الذي يبتلعك ويمتصك للداخل |
| Ama beni rahatlatan balıklar mı yoksa akvaryumun dibindeki elmaslar mı karar veremiyorum? | Open Subtitles | الامر الذي لا افهمه ان كان السمك هو الذي يهدئني أم هذه الماسات الحرة في قعر الحوض هناك |
| Belki Eiffel Kulesi'nin tepesinde, belki Seine nehrinin dibinde. | Open Subtitles | ربّما تكون في قمّة بُرج إيفل أو في قعر نهر السين. |
| Onunla dalaşırsan kendini betona çakılmış halde nehrin dibinde bulursun! | Open Subtitles | إذا شاكسته فستجد نفسك ... فيقميصمن الأسمنت في قعر النهر... |
| Kadehin dibinde bir cevap bulacağım hiç aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لم أكن أتخيل أني سأجد الاجابة في قعر الكوب |
| Nehrin dibinde bir halat buldular ama yıllardır orada durmuşa benziyor. | Open Subtitles | حسنا لقد وجدوا حبلا في قعر النهر و لكن ذلك غالبا موجود منذ سنين |
| Yüzeyde dolaşan sıcak akıntılarla okyanusun dibinde bulunan soğuk akıntıların karışımından meydana gelir. | Open Subtitles | تتألف من تيارات دافئة ،تُسافر على السطح وتيارات باردة تُوجد عميقاً عند قعر المحيط |
| eğer ben senin bütün eşyaların olsaydım Doğu Nehri'nin mi Hudson'ın mı dibinde olmayı tercih ederdim? | Open Subtitles | هل سأكون في قعر الساحل الشرقي أم سأكون في هيدسون؟ |
| erozyon ve kanyonun dibinde kurumuş akarsu yataklarına benzeyen şekiller. | Open Subtitles | إنه تآكل وما يبدو وكأنه مجاري أنهار جفت في قعر الوادي العميق |
| Şimdi elimizde, devasa yaratıkların cirit attığı yerlere, okyanus dibine gerçekten de indirebileceğimiz bir sistem vardı artık. | TED | فالأن لدينا نظام نستطيع في الواقع ان نحمله الى مكان ما يشبه نوعا ما واحة في قعر المحيط ربما تحرسها مفترسات كبيرة. |
| Derin suların en dibine daha önce ortaya çıkartılmamış yabancı bir dünyaya yapacağımız gezimizde bize katılın. | Open Subtitles | شاركونا في رحلتنا إلى أقاصي قعر بحر الأعماق رحلة لعالم غريب لم يُكتشف بعد |
| Denizin dibine yaklaşıp denizin en dibine kadar gideceğiz yukarıdaki sulardan tamamen ayrı bir dünyaya. | Open Subtitles | بالسفر قرب قاع البحر سنذهب لرحلة نحو أقاصي قعر المحيط لأعماق المحيط |
| Bir korsanın eline düşmesindense okyanusun dibini boylasın daha iyi. | Open Subtitles | أفضل أن تكون في قعر البحر لا في أيدي القراصنه |
| Sanırım senin midenin içinde dipsiz bir kuyu var. | Open Subtitles | وأعتقد أن كنت قد ولدت مع قعر الهاوية حيث معدتك ينبغي أن تكون |
| Sana, okyanusun dibindeki o uçağın bir aldatmaca olduğunu bilen sayılı insanlardan biri olduğumu söyledim ama sen sana inanmayacağımı mı düşündün? | Open Subtitles | أقول لك بأنني من الناس القلائل الذين ظنوا أن الظائرة في قعر المحيط كانت خدعة ولم تظن أنني سأصدقك؟ |
| Philo'yu suyun dibinden çıkarttıktan sonra, onu temizledik ve yeni kız arkadaşı olmasını umduğumuz kızla tanıştırmak için hazırladık. | Open Subtitles | بعد أن انتشلنا فايلو من قعر المسبح نظفناه وأعددناه للذهاب ومقابلة من ستصبح حبيبته الجديدة كما تمنينا |
| Deniz yatağını yükselterek dağları oluşturan toprağın içinde sıkışıp kalarak soyları tükenmiş. | Open Subtitles | لقد انبثقت من جانب ،الأرض المحيطة لها ،ما دفع قعر البحر للإرتفاع مكوناً هذه الجبال |
| Levhâların çarpıştığı yerde Dünya'nın derinliklerine batan deniz tabanındaki kaya bünyesindeki ölü planktonlardan aldığı karbondioksiti de beraberinde götürüyor. | Open Subtitles | حيث تتصادم الصفائح، الصخور عند قعر البحر التي تحوي كربون من البلانكتون الميت تُحمل عميقاً داخل الأرض. |
| Plankton öldüğünde deniz tabanına çöker ve burada binlerce yıldan fazla bir süreçte kayaya dönüşür. | Open Subtitles | عندما يموت البلانكتون، يسقطون إلى قعر البحر، وهنا لآلاف السنين، تحولوا ببطء إلى صخور. |
| Ama okyanusun dibindeyken yüzlerce metre uzağında da olabilirsin. | Open Subtitles | لكن بالنسبة الى قعر المحيط سيكونان مبتعدين لمئات الأميال عن بعض |
| Geleneksel şeyler her zaman işe yarar, koldan çıkan sınırsız bir mendil dolmak bilmeyen sınırsız bir kahve fincanı bir annenin çocuklarına karşı sınırsız sevgisi. | Open Subtitles | إنها دائماً الأمور التقليدية التي تنجح مناديل الأكمام التي لا تنتهي أكواب القهوة التي لا يوجد لها قعر |