| uykusuzluk; ateşlenmeye, halüsinasyon görmeye, yüksek kan basıncına sebep olabilir. hatta uykusuzluk, diyabet ve obeziteyle bile ilişkilendirilebilir. | TED | قد تعرضنا قلة النوم أيضا إلى الالتهاب و الهلوسة و ارتفاع ضغط الدم. كما يعتقد أن لها علاقة بالسكري والبدانة. |
| Baba, bu uykusuzluk annemi ve Maggie'yi delirtti. | Open Subtitles | أبي قلة النوم هذه جعلت أمي وماجي مجنونتين |
| uykusuzluk ve iştahsızlık da buna dahil. Orada bir listesi var. | Open Subtitles | تشتمل علي قلة النوم والشهية هناك قائمة بذلك |
| uykusuzluktan muzdarip olmadığınıza emin misiniz? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أنك لا تعاني من قلة النوم ؟ |
| Sadece ismi belli olmayan bir çalışanın, uykusuzluktan - hata yapması gibi görünecek. | Open Subtitles | سيبدو الأمر كأن عامل مجهول إرتكّب خطأً بسبب قلة النوم |
| Ben de gözünün altındaki siyah dairelerin uykusuzluktan olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | نعم و انا أعتقدت أن الدوائر السوداء حول عينيه كانت فقط من قلة النوم |
| Uykusuz durmak vücuda ciddi derecede zarar verir. | TED | قلة النوم يمكن أن تسبب ضررا كبيرا للجسم |
| Kolay kızma, uykusuzluk. | Open Subtitles | حدة الطبع, قلة النوم توتر الأعصاب, الغضب |
| Kas ağrıları, uykusuzluk var mı? | Open Subtitles | آلام العضلة قلة النوم |
| Bence Amerika'nın bir numaralı sağlık sorunu uykusuzluk. | Open Subtitles | أعتقد أن قلة النوم هي المشكلة الصحية الأولى في (أمريكا) |
| İlki uykusuzluk. | Open Subtitles | حسنا ، قلة النوم أولها. |
| Gözleri uykusuzluktan çökmüştü. | Open Subtitles | بعيون منهكة من قلة النوم |
| İğrenç! Uykusuz kaldığım için hayal görüyor olmalıyım. | Open Subtitles | لا بد أني أتوهم بسبب قلة النوم هذا الأسبوع |
| Uykusuz kaldığımda ne kadar duygusallaştığımı biliyorsun sende. | Open Subtitles | تعرف ان قلة النوم تجعلني عاطفيا |
| Uykusuz kaldığın için böyle oluyor. Yapma. | Open Subtitles | إنها قلة النوم , يا فتاة . |