| Ama PISA'nın gücü ülkelere diğerlerinin ne yaptığını söylemekten geliyor. | TED | لكن قوته تكمن في قدرته على إخبارها عما يفعله الأخرون. |
| Sarımsağa, gümüşe hatta gün ışığına dayanabilir, ve onda onların gücü var. | Open Subtitles | يمكن ان يقاوم الثوم والفضة حتى اشعة الشمس و يستمد قوته منهم |
| - "Günahın oğlu ona kötülük etmek için daha güçlü ol." | Open Subtitles | جرد العدو من قوته وسيطرته عليها وامنع ابن الإثم من إيذائها |
| Çünkü senin zaafın onun güçlü yanı onun zaafı da senin güçlü yanın. | Open Subtitles | حسناً، لأن نقاط ضعفك هي نقاط قوته لكن نقاط ضعفه هي نقاط قوتك |
| Süper güç, ritim, ikinci kişilik, yumuşak huylu dans hocası. | Open Subtitles | قوته الخارقة هي الإيقـاع غروره هو أنّه مدرب رقص متسامح |
| Eğer tüm gücünün farkında olsaydı, onu idare etmek çok zor olurdu. | Open Subtitles | فلو عرف قوته الحقيقية سيكون من الصعب على اى أنسان أن يحكمه. |
| Ona güçlerini burası verdi... ama biz de güçlerimizi buradan aldık. | Open Subtitles | أسمعوا, هذا المكان منحه كل قوته لكنه منحنا كل قوتنا أيضاً |
| Sörfçü'yü kurtarmalıyız. Sahip olduğu gücü anlayabilen tek kişi o. | Open Subtitles | علينا أن نحضر المتزلج , إنه الوحيد الذي يفهم قوته |
| Onu öldürmeliyim ama yeşil kriptonite yaklaşınca, içindeki tüm gücü emiyorum. | Open Subtitles | يجب أن أقتله عندما أقربه من كريبتونيت خضراء ستسحب منه قوته |
| Şimdi Edward gücü ele geçirmişken onu bütün düşmanlarını öldürmekten ne alıkoyacak? | Open Subtitles | الآن ادوارد استعاد قوته ماذا سيوقفه عن قتل كل أعدائه دفعة واحدة؟ |
| Bilimin de güçlü ve zayıf kasları vardır ve bu da kabullenmeye bağlıdır. | TED | لدى العلم مواطن قوته وضعفه وتعتمدُ جميعها على هذا. |
| Ne kadar güçlü olursa olsun haftada 2 kereye ihtiyaç duyuyor olamaz... | Open Subtitles | بغض النظر عن مدى قوته الجسمانية لكنه لن يحتاج الى مرتين في الأسبوع |
| Ama ne kadar güçlü biliyorsun. | Open Subtitles | لا يهم من هو كل ما يهم أنك تعرف مدى قوته |
| Şehrine refah getiren zeki bir yöneticiydi ama aynı zamanda yeğenini baştan çıkaran ve güç gösterisinde bulunmak için ziyaretçileri öldüren hilekâr bir tirandı. | TED | رغم كونه حاكم ذكي جعل مدينته تزدهر، إلا أنه كان أيضا طاغية مخادع أغوى ابنة أخته، وقتل زوارًا ليظهر قوته. |
| Eminim, o fıçının dibinde çok daha fazla güç bulur! | Open Subtitles | وجل قوته سيشحثها عبر معاقرة الكأس حتى آخره |
| Ona karşı tek kozumuz bu lamba ve gücünün sırrını yalnız o biliyor. | Open Subtitles | قبضتنا الوحيده عليه هى هذا المصباح السحرى وهو لوحده يعرف سر قوته |
| Stalin gücünün zirvesindeydi. Çalışma arkadaşları, onun karşısında korkuyordu. | Open Subtitles | كان ستالين في ذروة قوته وكان زملاؤه يشعرون بالرهبة العارمة خلال تواجده |
| Rakibini ölçüp biçmeyi öğrendin, zayıflıklarını, güçlerini. | Open Subtitles | تعلمت كيف تقدر حجم خصمك تعرّف على نقط ضعفه ونقط قوته |
| O katillerin şöhretine... ve korkutma gücüne sahip olmak istiyor. | Open Subtitles | يريد أن يصل إلى ما فعلوه كلهم شهرته هى مصدر قوته التى يخيفنا بها |
| Büyümeye başlayınca, olağanüstü bir savaş gücüyle doğdu gelişti ve bu onu biraz vahşileştirdi, ben babası, ondaki dehşeti hissettim. | Open Subtitles | ولدت معه قوة استثنائية و لكن , كان هناك شئ غامض فى قوته و بمرور الوقت , بداءت ترعبنى شخصيا |
| Bir Omec komutanı öldüğünde, çocukları onun gücünü kazanmak için hayati organlarını yer. | Open Subtitles | ، عندما يموت أحد قادة الاوميك أولاده يأكلون اعضائه الحيوية ويحصلون علي قوته |
| İnsanüstü güçleri var. Öldürülemez. | Open Subtitles | قوته فوق طاقة البشر , قاتل جيد, مثل الماكينة. |
| Ona yakin olabilirse onun gücünden belki biraz faydalanabilecegini düsünüyor. | Open Subtitles | إنها تعتقد أنها لو استطاعت التقرب منه أنه ربما يمكنها أخذ البعض من قوته |
| Onu yenmek olanaksız. Biz konuşurken o daha da güçleniyor. | Open Subtitles | لن نستطيع هزيمته إن قوته تزداد أثناء كلامنا |
| Ama fil yakında uyandığında... böceği yok edecek güce sahip olacaktır! | Open Subtitles | و لكن الفيل يستقيظ قريبا و بكل قوته يطيح بهذه الحشره بعيدا |
| Bak işte sert salon erkeğiyim kızım. Taş gibi salon erkeği. | Open Subtitles | حسنا ,يا فتاه على الرغم من قوته على الرغم من قوته |
| Amerika'nın ulusal simgesi olarak seçilmiştir heybetli kuvveti güzel görüntüsü ve hatta uzun yaşam süresi sebebiyle. | TED | تم اختياره شعارًا وطنيًا للولايات المتحدة بفضل قوته المهيبة ونظراته الوسيمة بالإضافة إلى عمره الطويل. |
| Oradaki kuvvetli bir F-2, hatta F-3'tü. | Open Subtitles | الاعصار الذى واجهناه اليوم كانت قوته مابين درجتين الى ثلاث درجات |