| Artık senin yakınında olamam. yeterince güçlü değilim. | Open Subtitles | لا أستطيع البقاء بقربك بعد الآن لست قوية بما فيه الكفاية فحسب |
| Artık senin yakınında olamam. yeterince güçlü değilim. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أبقى بقربك بعد الآن , لست قوية بما فيه الكفاية |
| Sen yeterince güçlü değilsin, bebeğim. | Open Subtitles | أنتِ لستِ قوية بما فيه الكفاية يا جميلتي |
| - Acaba bu ilişki diğer insanlarla görüş- meyi kaldıracak kadar güçlü mü? | Open Subtitles | هل هذه العلاقة قوية بما فيه الكفاية بالنسبة لنا للنظر في رؤية الآخرين؟ |
| Benim numaram ise, oyunumu sizi bağlayacak kadar güçlü kurmak... sağduyunuza aykırı olsa da beni öldürmeye kalkacak kadar... kızmamanızı sağlamak. | Open Subtitles | وحياتى هى ان اجعل مسرحيتى تبدو قوية بما فيه الكفاية, لربطكم,دون اثارة غضبكم لدرجة تجعلكم تقتلوننى, بالتناقض مع حكمتكم |
| Sunulan tüm ikinci derece delillerin nezdinde suçu destekleyecek yeterli güçte olduklarını söyleyemem. | Open Subtitles | بالنظر لجميع الأدلة الغير المباشرة التي قُدمت لا يمكنني القول أنها قوية بما فيه الكفاية لدعم الإتهام الموجه |
| Bu kahrolası binayı yerle bir edecek kadar güçlüyüm. | Open Subtitles | أجل قوية بما فيه الكفاية لجعل هذا المكان اللعين خرابا |
| Canları cehenneme! O tonozu yeterince sağlam yapmıştım! | Open Subtitles | اللعنة عليهم لقد بنيت القبة قوية بما فيه الكفاية |
| Bunun için yeterince güçlü değilsin Sara, hiçkimse değil. | Open Subtitles | كنت يست قوية بما فيه الكفاية, سارة. لا أحد. |
| Albatroslar öylesine ağırdır ki, sadece rüzgarın yeterince güçlü olduğu yerlerden havalanabilirler. | Open Subtitles | طيور القطرس ثقيلة جداً يمكنهم فقط التحليق في الهواء في أماكن حيث الريح قوية بما فيه الكفاية. |
| Yeterince büyüdüğünde, yeterince güçlü olduğunda sana vermelerini söyledim. | Open Subtitles | قلت لهم أنا أعطيك عندما كان عمرك بما فيه الكفاية، قوية بما فيه الكفاية. |
| Yer çekimi parçaları çekebilmek için yeterince güçlü olacak mı? | Open Subtitles | هل الجاذبية ستكون قوية بما فيه الكفاية لسحب الحطام؟ |
| Görünen o ki elimdeki prototipler yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | حسنا، من الواضح أن بلدي النماذج الحالية ليست قوية بما فيه الكفاية. |
| - yeterince güçlü bir sinyalim olursa. | Open Subtitles | فقط إن كان بإمكاني الحصول على إشارة قوية بما فيه الكفاية |
| Bunun için yeterince güçlü değilim. | Open Subtitles | لست قوية بما فيه الكفاية لهذا الأمر |
| Işınlar siyah kağıttan geçip... bu fotografik plakayı etkileyecek kadar güçlü. | Open Subtitles | أشعة قوية بما فيه الكفاية للذهاب من خلال ورقة سوداء وتؤثر هذه اللوحة الفوتوغرافية. |
| Yanal kaslarıyla yaptığı ve suyu dans ettirecek kadar güçlü titreşimler ses dalgalarını tüm bataklığa yayar. | Open Subtitles | الإهتزازت ضمن جدران عضلاته ترسل موجات صوتية تمتد في المستنقع قوية بما فيه الكفاية لجعل الماء يتراقص |
| Onu öldürecek kadar zehirli değildi. Tohumlar o kadar güçlü değildi. | Open Subtitles | لم يكن يحتوي على السمية الكافية لقتله لم تكن البذور قوية بما فيه الكفاية |
| Ama ayık kalabilecek kadar güçlü olduğuna inanıyorum. Rachel'ı kovman konusunda sana karşı biraz önyargılı davrandığımı biliyorum ama, amacım sadece sana yol göstermekti. | Open Subtitles | لكنني أظنها قوية بما فيه الكفاية لتتخطى هذا، أنا متأكدة |
| Belli ki makinamdaki ölçü aletiyle oynadığın zaman, bir şekilde zamanı ters yönde akmaya zorlayacak güçte bir kuantum şok dalgası oluşturdun. | Open Subtitles | حسنا، بشكل واضح، عندما حاولت لك على عكس مقياس على الجهاز وقتي، كنت بطريقة ما صدر الكم موجة صدمة قوية بما فيه الكفاية |
| En azından deneyebilecek kadar güçlüyüm. | Open Subtitles | حسنا, أنا قوية بما فيه الكفاية للتجربة |
| Güç kaynağı transfer etmek için yeterince sağlam. | Open Subtitles | الطاقة قوية بما فيه الكفاية من أجل النقل |
| Bu atım, bir kurşunun yönünü saptıracak kadar kuvvetli. | Open Subtitles | نبضة قوية بما فيه الكفاية لصد رصاصة |