| Ve ya da inanmıyorum, bunu yapmak için yeterince güçlü. | Open Subtitles | وصدقي هذا أو لا أنت قوية بما يكفي لتفعلي هذا |
| Sentetik madde başarılı olamıyor, aynı plastik bir çatal gibi. Yapacağı iş için yeterince güçlü değil. | TED | هذه المواد الاصطناعية فاشلة تماماً مثل هذه الشوكة البلاستيكية ليست قوية بما يكفي لأداء عملها. |
| Bunu yapamayacağım, Bart. yeterince güçlü değilim. | Open Subtitles | لا أستطيع القيام بهذا. لست قوية بما يكفي. |
| Sadece savaşmaya devam edecek kadar güçlü olduğun anlamına geliyor. | Open Subtitles | بل تعني وحسب أنكِ قوية بما يكفي للاستمرار في الكفاح. |
| Hiçbir cadı büyüyü yalnız başına yapacak kadar güçlü değil. | Open Subtitles | اي ساحرة لن تكون قوية بما يكفي لألقاء التعويذة وحدها |
| Sanıyorum ki makineler kalıba zarar verecek kadar güçlü ve baskı sonrasındaki her paranın üzerinde çarpışma izi oluyor. | Open Subtitles | أتصور أن الآلات قوية بما يكفي لإتلاف القوالب فعلاً، وأية قطعة نقدية تُدمغ بعد ذلك ستكون عليها آثار التصادم. |
| yeterince güçlü değilim ve öyleymiş gibi davranmaktan yoruldum. | Open Subtitles | لستُ قوية بما يكفي وسئمت من التظاهر بذلك |
| Ama bunu yapmak için yeterince güçlü değilim. | Open Subtitles | لكن هناك احتمال انني لا استطيع ذلك لإنني لست قوية بما يكفي |
| Ama rüzgâr bir hayvanı diriltmek için yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | ولكن الرياح ليست قوية بما يكفي كي تُعيد الحيوانات من الموت. |
| Bunun için yeterince güçlü görünmüyorsun. | Open Subtitles | يبدو أنكِ لستِ قوية بما يكفي لمواجهة هذا |
| Fazlasıyla olgunlaştım ama yeterince güçlü olup olmadığımı bilmiyorum. | Open Subtitles | لقد كبرتُ بما يكفي، لكن لا أعلم إن .كنت قوية بما يكفي |
| Haklısın. Eğer yeterince güçlü kalabilirsem. | Open Subtitles | أعتقد أنني أوافقكِ الرأي إن كنت قوية بما يكفي |
| Küçük bir sürpriz için kendini yeterince güçlü hissediyor musun? | Open Subtitles | أتشعرين بأنك قوية بما يكفي لتتحملي مفاجئة صغيرة؟ |
| Gezegen, kendi yer çekimi ona yuvarlak şeklini verebilecek kadar güçlü olan bir cisimdir. | TED | الكوكب هو جسم له جاذبية ذاتية قوية بما يكفي لمنحه شكلًا دائريًا. |
| Tüm güçlerin birleştiği nokta çünkü yer çekimi tüm diğer güçlerle yarışacak kadar güçlü artık. | TED | وهناك هو حيث تتحد كل القوى، لأن الجاذبية تصبح قوية بما يكفي لمنافسة القوى الأخرى. |
| Evet, kötü cadıyı yenecek kadar güçlü değildim, değil mi? | Open Subtitles | أجل ، لم أكن قوية بما يكفي للتغلب على الساحرة الشريرة ، أليس كذلك ؟ |
| Ödünç güç o. Asla benim kadar güçlü olamaz. | Open Subtitles | إنها قوي مستعارة لن تكون أبداً قوية بما يكفي |
| Metroda bile iş görecek kadar güçlü sinyal yayan bir cihaz kullanıyorlar mı bak bakalım. | Open Subtitles | حاولي معرفة إن كانوا يستعملون اشارة اتصال قوية بما يكفي لتعمل تحت الأنفاق |
| Babam gerçeği öğrenecek kadar güçlü olduğumu düşünmüyorsa bu krallığı nasıl yönetebilirim? | Open Subtitles | إذا كان والدي لا يعتقد أنني قوية بما يكفي للاستماع إلى الحقيقة. فكيف سأقود هذه المملكة؟ |
| Mermiye, oka ve patlayıcılara dayanabilir. | Open Subtitles | إنها قوية بما يكفي لمقاومة الرصاصات، والأسهم، والمتفجرات. |
| Üzerinde çalışacağım ve iraden birliğe katılmaya yetecek kadar güçlenene dek sana vurup duracağım. | Open Subtitles | سأقوم بتأهيلك. وسأقوم بضربك حتى تصبح إرادتك قوية بما يكفي لتليق بالإنضمام إلى الإتحاد. |