| yaptığımız şeyleri yapma biçimimizin, geri bildirim alması gerekmiyor. | TED | ليس من الضروري أن تقدم تعليقات عن كيفية قيامنا بالأشياء. |
| Her adımda insanların sorularını cevaplamaya zaman ayırıyoruz, yaptığımız şeyi neden yaptığımızı açıklıyoruz. | TED | في جميع المراحل، نستقطع وقتًا للإجابة عن أسئلة الناس؛ نشرح سبب قيامنا بما نقوم به. |
| İyi olmanız için elimizden geleni yaptık. | Open Subtitles | تأكّدنا من قيامنا بكلّ ما تحتاجه حتّى تتعافى |
| Ve bunların hepsini başarırken Mısır'daki askeri darbeyi ve daha da yakın zamandan NSA'nın da bulunduğu büyük bir skandalı haber yaptık. | Open Subtitles | وفعلنا كل هذا أثناء قيامنا بتغطية انقلاب عسكري في مصر، ومؤخرًا، فضيحة كبيرة جدًا تخص وكالة الأمن القومي. |
| Bunu birlikte yapmamızın amacı yeni bir başlangıç içindi. | Open Subtitles | المغزى من قيامنا بهذا سوية لكي نبدأ بداية جديدة |
| Büyük fedakârlığı yapmamızın nedeni dünyanın gerçekten ölmesi. | Open Subtitles | سبب قيامنا بالتضحية الكبرى... هو لأن الأرض تموت حرفيا. |
| Anca fildişi kulelerinizden bizim gibileri yargılayın. Yaptıklarımızı neden yaptığımızı hesaba katmayın hiç. | Open Subtitles | يحكمون على الناس من بُرجهم العاجيّ دون النظر لسبب قيامنا بما نقم به؟ |
| Bunu neden yaptığımızı açıklamak kolay değil, en yakınımızdaki kişilere bile. | TED | حسنا، ليس من السهولة شرح أسباب قيامنا بتلك المهام حتى إلى أقرب الأقارب. |
| - Hayır, çünkü benim için bu, eskiden yaptığımız şeyi yaparken bile nimetten faydalanma. | Open Subtitles | كلا، لأن بالنسبة إلي، المنفعة أننا رغم قيامنا بنفس الأشياء التي قمنا به مسبقاً، أكل البيروجي |
| İşimizi nasıl yaptığımız hakkında seni düşündürmüyor mu? | Open Subtitles | ألا يعطيك هذا وقفةً لطريقة قيامنا بعملنا ؟ |
| Dinle, parti yaptığımız yerde kan buldular. Tamam mı? | Open Subtitles | اسمعي، لقد وجدوا دماء بالقرب من مكان قيامنا الحفلة. |
| Ama bakacak olursak, bunu yaptığımız için memnunum. | Open Subtitles | ولكن عند النهاية أعتقد بأنه كان من الجيد قيامنا به |
| O zamana kadar ne yaptığımız ve neden yaptığımıza dair en ufak bir fikrim yoktu. | Open Subtitles | في المرة الأولى لم تكن لدي أي فكرة عن سبب قيامنا بذلك وعن ما كنّا نقوم به |
| Rol yaptığımız ilk zamanlarda eğlenceliydi ama artık bunda takılı kaldım. | Open Subtitles | والذي كان من الممتع قيامنا لأول مرة بتأديتنا لهذا الدور لكن الآن، أنا، شبه عالق في هذا |
| Haşat olmadan önce ya da sonra hiçbir şey yaptık mı? | Open Subtitles | أهذا قبل أم بعد تعنيفنا بسبب عدم قيامنا بشيئ ؟ |
| Dur, o zaman tüm bunları neden yaptık? | Open Subtitles | انتظري, إذا ماسبب قيامنا بكل هذا؟ |
| Bu yüzden yaptık. | Open Subtitles | هذا سبب قيامنا بهِ... |
| Bunlar bizim bunu yapmamızın iki nedeni. | Open Subtitles | هذان هما السببان وراء قيامنا بذلك |
| - Bunu yapmamızın tek sebebi tasarruf etmek. | Open Subtitles | -سبب قيامنا بهذا الشئ لتوفير النقود |
| Ve internet iletişim kurma yollarımızı nasıl değiştirdiyse, programlanabilir para da nasıl ödeme yaptığımızı, tahsis etme ve değer biçme şeklimizi değiştirecek. | TED | وكما غيرت الإنترنت طريقة تواصلنا، ستغير النقود القابلة للبرمجة طريقة قيامنا بالدفع، والتخصيص والتقييم. |
| Bu yüzden doğru yaptığımızı söylediğim şeyleri tekrar yapmayı ve bunu sürdürmeyi öğrenmemiz gerek. | TED | لذا كل الأشياء التي ذكرت قيامنا بها بشكل صحيح علينا أن نتعلم ممارستها بشكل صحيح ثانيًة |