| Geçenlerde farkına vardımki ben çocukken Eric Clapton ile aynı zamanda bana da bir gitar verilmiş. | TED | لقد توصلت مؤخراً أنني أعطيت قيثارة عندما كنت طفلاً بنفس الوقت تقريباً الذي حصل إريك كلابتون على قيثارته الأولى. |
| Dört elbise iki buçuktan ve iki gitar dersi de elli sentten. | Open Subtitles | اربعة فساتين في اثنان وخمسون ودرسا قيثارة في خمسون سنت |
| Dört elbise iki buçuktan ve iki gitar dersi de elli sentten. | Open Subtitles | أربعة ألبسة في إثنان وخمسون ودرسا قيثارة في خمسون سنت |
| Bir flüt, arp, keman, viyolonsel, kornet, bas viola yıldızların altında müziklerini yapardı. | Open Subtitles | فلوت و قيثارة و كمان و تشيللو و كونترباص لتقدم ألحان عذبة لأشهر النجوم |
| Peki Jay'in gitarı nerede o halde? | Open Subtitles | الموافقة، لذا أين قيثارة الزاغِ؟ هَلْ يَتغيّبُ عنه أَو الذي؟ |
| arpı olmayan bir arpçı yük değil çözülmeyi bekleyen bir bulmacaydı. | Open Subtitles | لأن عازف القيثارة بدون قيثارة ليس إعاقة بل لغز لنحله |
| Ben ukulele çalarken siz de futbol servisinin arka koltuğunda millete 31 çekerdiniz. | Open Subtitles | لقد كان لدي قيثارة وأنتما كان لديكما موهبة الاستمناء باليد في مؤخرة باص فريق كرة القدم |
| Ben hazırım. Sadece bir gitar verin. Kaç tane solo atmalıyım, dört mü? | Open Subtitles | أنا جاهز، اعطني قيثارة كم لحن منفرد سأعزفه؟ |
| Bu bass gitar, tam olarak aynısı, ama böyle çalmak yerine, kenara çeviriyor ve "şello" Bass'ın var. | Open Subtitles | هذه قيثارة عميقة الصوت إنها بالضبط نفس الشيئ لكن بدلا من أن تلعبي مثل هذا أديريه قليلا, تشيلو, فيكون لديك صوت عميق |
| İki hafta sonra düğüm atılmış bir gitar teliyle evlenme teklif ettim. | Open Subtitles | بعد أسبوعين طلبت منها الزواج بي بطوق قيثارة عقدته على رقبتها |
| Pek zeki biri değil ama çok güzel gitar çalıyor. | Open Subtitles | -كان عندنا ماضي هو ليس نجم حقيقي، لكنّه يلعب قيثارة جيدة حقيقية. |
| Bunun anlamı işimi bırakıp bir gitar alarak hayatımı mahvedeceğim değil ki... | Open Subtitles | وهذا لا يعني أنني يجب أن أترك عملي ... وأحصل على قيثارة وأدمر حياتي |
| gitar şeklinde bir çanta. Bu harika. | Open Subtitles | إنها محفظة على شكل قيثارة إنها عظيمة |
| Sabahın üçünde bu adamın gitar çalışını izleyeceğime fare zehiri yutmayı tercih ederim. | Open Subtitles | l'd يأكل سمّ جرذ بالأحرى من الساعة اليدوية هذا الرجل قيثارة مسرحيّة على الشاطئ في 3 صباحا. |
| Noel günü ona bir arp aldım. Ne olduğunu sordu. | Open Subtitles | إشتريت لها قيثارة لعيد الميلاد, سألتنى ماذا كانت |
| Sen l yerine hayal çayırlar, şelaleler, belki de bir arp, biliyorum. | Open Subtitles | أتعلم ، كنت أتخيل بدلاً عن هذا مروج ، شلالات، وربما حتى قيثارة |
| Arpın olsa bile hayatta kalacak türler açısından arp çalmak önemsiz kalıyor. | Open Subtitles | و لكن حتى لو كان معك قيثارة بالنسبة لبقاء البشرية فالعزف على القيثارة ليس مهماً |
| Küçük bir gitarı çalmak için koca bir adam gerekir. Ondan da koca bir dinleyici gerektirir. | Open Subtitles | يتطلب الأمر رجلاً كبيراً للعزف على قيثارة صغيره |
| Boş bir mideyle bir gitarı tamir edemezsin. | Open Subtitles | أنت لا تَستطيعُ تَثبيت a قيثارة في معدةِ فارغةِ. |
| Daha beteri, arpı olmayan bir arpçısın. | Open Subtitles | الامر أسوأ من هذا أنت عازف بدون قيثارة |
| Yarattığın bu evren Martin'in süt kutusundan yaptığı "ukulele"den bile ilgi çekici. | Open Subtitles | هذا الكون الذي صنعته أكثر ابهاراً من قيثارة (مارتن) المصنوعة من علب الحليب. |
| Duyduğu her hangi bir sesi çıkarabilir tıpkı lir kuşu gibi. | Open Subtitles | يمكنه أن يقلد أي الصوت الذي يسمعه مثل الطيور قيثارة |
| Özü, kanatları, harpı yok ve başka neyi vardıysa. | Open Subtitles | أعني بدون نعمته وبدون أجنحة بدون قيثارة .. بدون أي شيئ آخر |