| Sanki daha önce hiç kimse tatlı arabasını devirmemiş gibi konuşuyor. | Open Subtitles | و كأنّها المرّة الأولى الّتي يصطدم فيها أحدٌ بعربة نقل المُحلّيات |
| Onları ilk ektiğin zamanı hatırlıyorum. Yüz yıl önceydi Sanki. | Open Subtitles | أذكر عندما بدأتِ تزرعين هنا يبدو كأنّها مائة سنةٍ خلت |
| Burada olduğunu bilmiyordum. Herkes burada. Ayakçılar toplantısı Sanki! | Open Subtitles | لم أعرف انّك هنا، الجميع هنا كأنّها مجلس للاعبي البلياردو. |
| Evet. Sanki her şeyi depoluyor. Ta ki popom klozete değene kadar. | Open Subtitles | نعم ، كأنّها تخزّن كل شيء حتى تخفض مقعدي |
| Viviven görünce şaşırmıştı. Sanki beklemiyor gibiydi. | Open Subtitles | يبدو وكأنّها فوجئت لرؤيته كأنّها لم تكن تتوقّع قدومه |
| Sadece ceketinin içine iliştir. Bir yedek düğmeye benziyor. | Open Subtitles | ضعها داخل معطفك، وستبدو كأنّها زرّ إضافي أو شئ من ذلك القبيل .. |
| Sanki bir çizgi film karakteri gibi eve dogru o kokuyu izlemek gibi. | Open Subtitles | كأنّها الأثرُ من الرائحة الذي يمّهد طريقي للمنزل كشخصية رسومٍ متحركة |
| Kadın sınıfa girdiğinde tüm oğlanların IQ'su 50 puan birden düşüyor Sanki. | Open Subtitles | و كأنّها تنقص 50 نقطة من معدّل ذكاء كلّ شخص يراها عندما تمشي في الغرفة |
| - Evet, Sanki "hayvanın tekisin, senden nefret ediyorum, beni hamile bırak" dermiş gibi. | Open Subtitles | أعلم، كأنّها تقول، أنتَ بلا قيمة أكرهك، ضع طفلاً في داخلي |
| Bana acıyarak bakmıştı. Sanki şöyle diyordu, "Benim hayatım harika ve seninse... | Open Subtitles | نظرتْ إليّ بشفقة، و كأنّها تقول حياتي غايةٌ في الروعة، و أنتَ لا شيءَ لديك. |
| Sanki birilerinin dinlemesini bekliyormuşçasına uzayda dolanıyorlarmış. | Open Subtitles | كأنّها كانت تعوم في الفضاء تنتظر من يسمعها |
| Sanki her şey gözümü korkutmak için üst üste geliyor, nihayet artık bugün anladım. | Open Subtitles | كأنّها مختلطةٌ مع بعض. ذلك كلّه حملٌ عليّ، فذلك يأخذ منيّ اليوم كلّه لرؤيتها أخيراً. |
| Sanki bizi ayırmayı planlıyormuş gibiydi. | Open Subtitles | كأنّها كانت تحاول تفريقنا طوال ذلك الوقت |
| Ama beni tanımıyor gibiydi. Sanki hafızası silinmişti. | Open Subtitles | لكنّها تصرّفت كأنّها لا تعرفني، كأنّ ذاكرتها قد مسحت |
| İzlerini kaybettirmekle uğraşmıyor. Sanki, artık bir önemi yokmuş gibi düşünüyor. | Open Subtitles | إنّها لا تكلّف نفسها عناء تغطية آثارها كأنّها تعتقد أنّه لا يهمّ بعد الآن |
| Bazen onu o kadar yakında hissediyorum ki, Sanki etrafımdaymış gibi. | Open Subtitles | أحياناً أشعر بها قريبة جداً، كأنّها حولي. |
| - Sanki dış dünyada olanlardan haberi yok. | Open Subtitles | ليس كأنّها لا تعرفُ مالّذي يحصلُ هناك. بالطبع هي تعرف. |
| Her şeyi Sanki kendi özel peri masalıymış gibi anlatıyor. | Open Subtitles | تجعلها تبدو كأنّها قصتها الخرافيّة الشخصيّة. |
| Uzaylıların karargahına benziyor. | Open Subtitles | تبدو كأنّها مقر المخلوقات الفضائية |