| Milyarlarca yıldan beri buradalar ve "tek hücreli mikroskobik canlılar" olarak tanımlanabilirler. | TED | وجودها يعود لبلايين السنين و هي عبارة عن كائنات مجهرية وحيدة الخلية |
| Belki buraya; insanların iğrenç gece yaratıkları olarak evrimleştiği bir dünyaya yollarım. | Open Subtitles | ربما إلى هناك حيث تمسخت البشرية إلى كائنات ليلة فظيعة |
| Korkunç bir yaratık, fetüse benzer bir varlık gelişmiş bazı formlar... | Open Subtitles | كائنات مرعبة جنين صغير يشبه مخلوقاً ما ثم كائنات أكثر اكتمالاً |
| Bu yıldız kalıntısının yanından geçen, uzak geleceğin canlıları onun bir zamanlar yuva olduğu yaşamları merak edecekler mi? | Open Subtitles | لـ 100 مليار سنة أخرى هل سيكون لدى كائنات المستقبل البعيد والتي تبحر قرب هذا الخراب من النجم |
| daha sonra birşeyler daha buldum ve keşfettik ki dinazorlar gerçekten de çok sosyal hayvanlar. | TED | لقد تعمقت في الموضوع واكتشفت ان الديناصورات كائنات اجتماعية |
| Neticede organik yaratıklarız ve okul kültürü kesinlikle zorunlu. | TED | ونحن قبل كل شيء كائنات عضوية، وثقافة المدرسة في غاية الأهمية. |
| Köle ya da mal değil sizleri üretenlerle aynı haklara sahip yaşayan varlıklar. | Open Subtitles | لستم بعبيد أو ملكيه خاصه ولكن كائنات حيه بنفس الحقوق مثل من صنعوكم |
| Düşündüğümüz gibi değil ama evet, muhtemelen tek hücreli organizmalar. | Open Subtitles | ليست الحياة كما نعتقدها ولكن على الأقل هناك كائنات حية |
| Bu gibi durumlar tardigradaların Uzaylı olduklarına dair bazı hatalı tahminlere neden olmuştur. | TED | وقد أدى ذلك إلى بعض التكهنات الخاطئة بأن بطيئات المشية هي كائنات من خارج كوكب الأرض. |
| Bu yeşil şeyler mikroskopik bir organizma olan bir tür alg olup, Ölü Vadi'nin zor koşullarına bile dayanıklılık gösterebilmektedir. | Open Subtitles | هذه اللطخات الخضراء، عبارة عن طحالب، كائنات مجهرية بإمكانها أن تنمو حتى في أقسى الظروف المناخية المتغيرة في وادي الموت. |
| Bu yüzden buzulların bu muhteşem varlıkları, ve onlara takıntılı olmak için çok fazla sebep var, ama öncelikle ilgilendiğim şey bir insan- buzul bağlantısıdır. | TED | ولهاذ فإن الأنهار الجليدية هي كائنات رائعة، وهناك العديد من الأسباب للتعلق بها، لكن ما أرغب فيه على وجه الخصوص هو علاقات الإنسان بالأنهار الجليدية. |
| Tek hücreli organizmaların çok hücreli organizmalara dönüşmeye başladığı zamana benzer bir zaman noktasındayız. | TED | وما نحن عليه هو أننا في لحظة زمنية مشابهة لما حدث حين كانت الكائنات الحية الوحيدة الخلية تتحول إلى كائنات حية متعددة الخلايا. |
| Neticede bizler, bizi meydana getiren yüce kainatla karşılaştırınca, gelişmemiş organizmalarız. | Open Subtitles | بعد كل شيء ، نحن كائنات ضعيفه مقارنة بالكون العظيم الذي صنعنا |
| Büyük camgözler, hayranlık uyandıran canlılar. | TED | اسماك القرش المُتشمس هي كائنات بديعة, انها حقاً رائعة |
| Ama yaşam yolunu buldu, ve şu an karada yaşayan canlılar var. | TED | لكن الحياة تمكنت من ذلك، ويوجد الآن كائنات تعيش على اليابسة. |
| Bizden tamamen farklı, dünya dışı Uzaylı yaratıkları arayabiliriz. | Open Subtitles | باحثين عن أنواع أخرى من الكائنات الفضائية كائنات لا أرضية لا تشبهنا بالمره |
| şeytansı bir yaratık. demek istediğin, vampirler gibi mi? | Open Subtitles | كائنات شريرة, مثل ماذا تعنين, مصاصي الدماء؟ |
| Geçmişte, fırtınaların içine çekilmiş deniz canlıları hakkında istisnai raporlar var. | Open Subtitles | بالرغم من وجود تقارير مستقلة في الماضي عن وجود كائنات بحرية معلقة بالفعل في العواصف. |
| Titanik, biyoloji adına ilgi çekici bir yer çünkü hayvanlar yaşamak için Titanik'e doğru ilerliyor. | TED | التايتانيك مكان رائع للتعلم عن الأحياء فتوجد كائنات مختلفة تتخذ من التايتانيك بيتاً لها. |
| Sen ve ben çok benzer yaratıklarız. | Open Subtitles | بالطبع ليس معي انا و انت كائنات متشابهه يا فيفيان |
| - En yüksek seviyedeki melekler. Altı kanatlı kutsal varlıklar. | Open Subtitles | أعلى رتبة في الجند السماوي كائنات سماوية تملك 6 أجنحة |
| Çocuğu olanlar, ya da tanıyanlar onların inanılmaz karmaşık organizmalar olduğunu bilir | TED | لكن أي شخص لديه أو يعرف طفلا صغيرا يعرف أنها كائنات حية بالغة التعقيد. |
| dünyada uzaylılar vardır ve her Uzaylı dünyasında da uçan daireleri vardır ve onlar da yüksek hızla hareket ederler. | TED | لكل عالم كائنات فضائية ولدى كل هذه المخلوقات صحن طائر, ويتحركون بسرعة مذهلة. الكائنات الفضائية. |
| Bak, sadece bir varlığın bizden daha yüksek bir varlık seviyesinde olduğunu bilmemiz, onlardan da yüksekte bir varlık seviyesi olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | مجرد معرفتنا بوجود كائنات ذات وجود بسطح أرقى منا.. لا تعني عدم وجود كائنات أرقى منهم |
| Bu keşiften beri bu son derece yaşlı kayalarda, birçok organizma çeşidi bulundu. | Open Subtitles | تم منذ اكتشافه العثور على كائنات عديدة في صخور قديمة جدا مثل هذه، |
| Kendim dışındaki diğer insanları ve hayvanları kısaca canlı varlıkları uçuramam. Ne? | Open Subtitles | لا استطيع ان احلق في الهواء مع أي بشر آخر بجانب نفسي ، أَو أيّ كائنات اخري |
| Daha karmaşık organizmalara dönüşüyorlar. | Open Subtitles | يتحولون إلى كائنات أكثر تعقيداً |
| Adım Optimus Prime. Bizler, Cybertron gezegeninden gelen bağımsız robotik organizmalarız. | Open Subtitles | نحن كائنات حية آليةَ مستقلة ذاتياً مِنْ الكوكبِ Cybertron. |
| Üç büyük sıradağın; Himalayalar, Karakurum ve Hindukuş'un birleşmesinde bazı yerel kültürler yüzyıllar boyunca buzulların canlı olduğuna inandı. | TED | في نقطة التقاء ثلاث سلاسل جبلية، الهمالايا، القراقرم والهندوكوش، كانت بعض الثقافات المحلية تؤمن أن الجليدات الثلجية كائنات حية، |