| Bugün 10 adamla yattım. Senin için yeterli değil mi? | Open Subtitles | لقد ضاجعت 10 رجال اليوم ليس كافى بالنسبه لك ؟ |
| Her neyse, ona verdiğimiz yatıştırıcı bize Evanston'dan ayrılmak için yeterli zaman verdi. | Open Subtitles | على اى حال المسكن الذى حقناه به اعطانا وقت كافى للخروج من ايفانستون |
| Todd, deposunda yeterli benzin yoksa 90,000 dolarlık Mercedes neye yarar? | Open Subtitles | هناك سيارة بنذب90 الف دولار؟ لكن ليس هناك بنزين كافى لها |
| Karımın ölümüne kafayı o kadar takmıştım ki ona yeterince odaklanamadım. | Open Subtitles | لقد كنت مهووساً بفقدانى زوجتى لم اكن اركز بشكل كافى علية |
| yeter. Hadi beyler. Daha isteyen yok mu? | Open Subtitles | هذا كافى.فلتتكلموا يا اولاد ايوجد رياضيون اخرين فى الجمع؟ |
| Etrafımız çevrildi. Sayıları fazla. Ne yapacağız? | Open Subtitles | نحن محاصرون و عددنا غير كافى ، ماذا سنفعل ؟ |
| Onu eski haline getirmeye yetecek kadar kalmamıştır belki. Bir deneme yapayım. | Open Subtitles | ربما , ليس هناك قدر كافى لإعادة تحويله , يجب أن أختبرة |
| Onlarla görüşmeler bize GÇAÇS'nın hazırlanıp, çalışır hale getirilinceye kadar yeterli zamanı kazandırır. | Open Subtitles | المفاوضات معهم قد تشتري لنا وقت كافى لجعل السلاح الكوكبى المضاد لهم يعمل. |
| Ona şu an 10,000 verebileceğimi, kalanını da 2 gün içinde vereceğimi söyledim ama çıldırdı ve yeterli olmadığını söylemeye başladı. | Open Subtitles | لقد اخبرتها انى استطيع اعطائها 10,000 الان و الباقى خلال يومان لكنها بدت هستيرية و واصلت القول ان هذا غير كافى |
| Bildiğim şey ise hayatta olmak artık benim için yeterli değil. | Open Subtitles | ولكن ما أعرفه أن الوجود لم يعد كافى لى على الإطلاق |
| Belki de sandığımdan daha güçlüsün, ancak yine de yeterli değil. | Open Subtitles | ربما كنت أقوى مما كنت اعتقد، ولكنه لا يزال غير كافى. |
| Benes soluk aldığında oksijeni tanka itmek için yeterli basınç oluşacaktır. | Open Subtitles | و عندما يتنفس بينز يجب ان يكون هناك ضغط كافى لرفع الاكسجين فى الخزان |
| Bu merkezi siniri temizleyebilsem yeterli olabilir. | Open Subtitles | لو استطاعنا تنقية هذا العصب قد يكون هذا كافى |
| "yeterince iyi değildim, yeterince akıllı değildim. | TED | اننى لست جيدة ، اننى لست ذكية الى حد كافى |
| Sence yeterince dinamit kullandık mı Butch? | Open Subtitles | هل تعتقد أنك إستعملت ديناميت كافى يا بوتش ؟ |
| Uzmanlar için yeterince derin tuvalet yoktur. | Open Subtitles | بالنسبه الى الخبراء لا يوجد مرحاض بعمق كافى |
| Atlantis'le ilgili bir tek delil bile bulabilirsem bu bana yeter. | Open Subtitles | لو استطيع احضار ... دليل صغير . سيكون كافى بالنسبه لى |
| Bir kere basman yemeği yenilebilir hale getirmeye yeter. | Open Subtitles | قليلا منها كافى لجعل الطعام القوقازى صالح للأكل |
| Sizin whitelighter durumu elimden almak için yeter ve ruh geri dönüşüm için Dünya'ya geri indirdik. | Open Subtitles | هذا كافى لقص جناحيك و إرسال روحك إلى باطن الأرض لإعادة تجديدها |
| Köprünün altında karşılaştığım sarışın adam düşünecek fazla zaman bırakmadı. | Open Subtitles | الرجل الأشقر الذى قابلته على الجسر لم يعطينى وقت كافى للتفكير |
| Gecenin sonunda paranızı ödemeye yetecek kadar nakit param olmayabilir. | Open Subtitles | نحن ربما لا نملك مال كافى لتسديد دينك طوال الليلة |
| - Ne? - Nadir bulunan kanlardan yeteri kadar yok. | Open Subtitles | ماذا لم يكن لدينا ابدا عدد كافى من النوعيات النادرة |
| Park ve sokak köşelerinde çalmak yetmez gibime geliyor. | Open Subtitles | لا أعتقد الاداء فى المنتزه و الشوارع سيكون كافى |
| Gün, cam gibi, her şeyi yıkadı. Ama artık yetmiyor. | Open Subtitles | , يوم,كزجاج,واضح به كل شىء . ولكن هذا ليس كافى |
| İkimize de yeteceğini biliyorum. Bende yeterince var. | Open Subtitles | لأنى أعرف أنه كافى لنا نحن الأنثنين |