| Ve bir adam güneş gibi doğup ahlâklı ve dürüst olanlarla birlikte hareket edecek. | Open Subtitles | ـ و الرجل سوف يظهر كالشمس و يسير مع أولاد الناس بكل تقوى و وقار |
| Evren'e baktığımızda bize karşılıksız en yüksek enerji getirisi sağlayan sürecin güneş gibi yıldızların merkezinde cereyan etiğini görüyoruz. | Open Subtitles | عندما تنظر إلى الكون ترى أن المزود الأكبر لنا بالطاقة المجـانيــة تحدث داخل مركز النجوم العملاقة كالشمس |
| Hepimize taçlar, ünvanlar ve güneş gibi parlayacak kıyafetler verilecek. Daha fazla gözyaşı olmayacak. | Open Subtitles | وأكاليل مجد وملابس تلمع كالشمس وسوف لن يكون هناك دموع فيما بعد لأن صاحب المكان سيمسح كل واحدة منها |
| güneş kadar parlak bir ışık. Ama o ışığa bakınca gözlerin yanmaz. | Open Subtitles | مشرقٌ كالشمس لَكنَّه لا يَآْذي للنَاظر إليه |
| Evet, tıpkı güneş gibi. Ama içinde, sizler bunun farkında mıydınız? | Open Subtitles | نعم, إنها كالشمس و لكنها بداخلك هل أدركتم هذا يا رفاق ؟ |
| Saçlarımı düzeltir ve ışıl ışıl olmamı söyler ya da güneş gibi parlamamı, ve bu hep kendimi daha iyi hissetmemi sağlar. | Open Subtitles | ترتّب شعري وتطلب مني أن أكون بارعة أو أن أشع كالشمس ودائماً ما يشعرني ذلك بالإرتياح |
| Göz içinden çıkan ışınlarla görüyorsak neden güneş gibi parlak bir nesneye baktığımız zaman göz zarar görür de, loş bir şey baktığımız zaman zarar görmez diye soruyordu? | Open Subtitles | فرض أننا لو نرى لأن الضوء يخرج من العين فلم نتضرّر من النظر لجسم متوهّج كالشمس ولا يحدث ذلك عند النظر لشيء خافت؟ |
| Bizim gibi adamlar nasıl olur da güneş gibi küçücük bir şey için endişelenirler? | Open Subtitles | كيف لعظماء مثلنا أن يقلقوا من شيء ضئيل كالشمس |
| Uçacağımızı söyledin. güneş gibi parlayacağımızı söyledin ama senin dünyanda güneş yok. | Open Subtitles | اخبرتني باننا سنحلق اخبرتني باننا سنشع كالشمس |
| Ama seni seven dostların güneş gibi ısıtmalı. | Open Subtitles | لكن أصدقائك المحبون لكِ سيمنحوكِ الدفء كالشمس. |
| Bu ısının gücü. Elin güneş gibi sıcak. | Open Subtitles | إنها قدرة الحرارة، يداكِ أصبحت كالشمس |
| Bazıları yıldız, tıpkı güneş gibi... | Open Subtitles | البعض منهم نجوم والبعض كالشمس. |
| Bakışı seher gibi. güneş gibi temiz, ay gibi güzel, bu kız da kim, ben bilirim. | Open Subtitles | أنها كوهج الصباح جميلة مثل القمر، واضحة كالشمس! |
| Doğudan doğan güneş gibi yükseleceğiz | Open Subtitles | "الصين" سترتفع كالشمس في الشرق وشعاعها سينير الأرض |
| "O bir güneş gibi ve beni yakıp küle çeviriyor. | Open Subtitles | و لكن كالشمس ، فهي حولتي لرماد |
| güneş kadar bol bir enerji kaynağı olmadan var olamayacakları sanıldı. | Open Subtitles | واعتقدنا أنه لن يمكنهم العيش... ... بدون مصدر وافر للطاقة كالشمس... |
| Bir yerde, ışık hiç olmadığı kadar, neredeyse güneş kadar parıldıyor. | Open Subtitles | عدا فى مكان واحد الذى تشرق فيه الأضواء كالشمس |
| Şeferim üstüne yemin ederim, güneş kadar güzeldi! | Open Subtitles | وفي الحقيقة، إنها جميلة كالشمس |
| Güz güneşi kadar güzel birşey yoktur. | Open Subtitles | لا شيء هناك جميل كالشمس الخريفيه. |
| Ama şimdi geleceğimiz bir çiğ tanesindeki güneşin yansıması kadar parlak. | Open Subtitles | لقد أصبح مستقبلنا لامعاً كالشمس متألق من ندى الصباح |
| güneşimiz gibi kaynayan hidrojen fırınları kirpiğinizdeki atomlara kadar oluşturdu. | Open Subtitles | قدور تغلي بغاز الهيدروجين , كالشمس هي التي صنعت حتى الذرات الموجودة . في رموش عينيك |
| Sarı... ..bizim nadiren gördüğümüz güneş gibidir. | Open Subtitles | الأصفر.. كالشمس اللتي لم نكن نراها إلا نادراً |