| Bu duyguyu biliyorum sanki her şey elinden kaçıyor gibi... | Open Subtitles | أنا أعلم هذا الشعور كما لو كانت الأمور تنزلق منك |
| Bu duyguyu biliyorum sanki her şey elinden kaçıyor gibi... | Open Subtitles | أنا أعلم هذا الشعور كما لو كانت الأمور تنزلق منك |
| Eğer gerçeği söylemiş olsaydın, her şey çok daha kolay olurdu. | Open Subtitles | لقد كانت الأمور ستصبح أكثر بساطة إذا كُنت قد قُُلت الحقيقة |
| İşler kızışıyordu. Bu herkesin güvenliği içindi. Herkesin güvenliği için. | Open Subtitles | كانت الأمور تزداد حدة كان هذا من أجل سلامة الجميع |
| Bilmiyorum, belki bir şeyler yapsaydın ve işler bu kadar sarpa sarmazdı. | Open Subtitles | لا أعلم, ربما إن فعلت شيء مبكراً لما كانت الأمور بهذا السوء |
| Gençken Jackson'da her şey ne kadar güzeldi, unuttun mu? | Open Subtitles | أتذكر كم كانت الأمور جيدة عندما كنا صغارا في جاكسون؟ |
| Ancak her şey anımsadığım gibiyse biz de senin ailen idik. | Open Subtitles | ولكن إذا كانت الأمور كما أتذكرها أنا ووالدتي كنا عائلتكِ أيضاً |
| Haiti'nin dışında da her şey farklı gözüküyordu. | TED | كانت الأمور تبدو مختلفة خارج هاييتي كذلك، |
| her şey hâlâ yolundaydı, diye düşündüm. | TED | كانت الأمور مع ذلك لا تزال على ما يرام، أظن. |
| Bu çizgide kalmak istiyordum, her şey iyi gidiyordu. | TED | أردتُ البقاء في هذه العلاقة كانت الأمور جيدة |
| Buraya kadar her şey yolundaydı. Gelelim yanlışlara. | Open Subtitles | حتى تلك اللحظة كانت الأمور تسير على ما يرام، ثم بدأت الأخطاء |
| Çobanlar gelene kadar her şey yolunda gitti. | Open Subtitles | كانت الأمور تسير بأحسن حالٍ حتى جاء دور الرعاة. |
| Uzun zaman önce her şey çok farklıydı. | Open Subtitles | منذ زمن طويل ، كانت الأمور مختلفة ، يا رجل |
| Evet, işler böyle tam gaz devam ediyordu, ta ki iki hafta önceye kadar, bir olay yaşanana kadar. | TED | كانت الأمور تسيرُ إلى الأمام بحماس، وبأقصى سرعتها قدمًا، حتى قبل أسبوعين، عندما حدث شيء ما. |
| İşler kontrolden çıktı ve ne yapacağımı bilemedim ve sonra benim için her şeyi değiştiren bir şey oldu. | TED | كانت الأمور خارجه عن السيطرة ولم أكن أعرف ما يجب القيام به، ولكن شيئ ما حدث أدى إلى تغير كل شيئ بالنسبة لي. |
| Bundan eminim. Eğer işler kötü gittiyse, bu senin suçun, Brad. | Open Subtitles | اذا كانت الأمور قد سائت .انت الملام على ذلك, براد |
| İşler iyi giderken savaşın tadını Hitler kadar iyi çıkardılar. | Open Subtitles | حين كانت الأمور تسير على ما يرام فقد استمتع الجنرالات بالحرب تماما مثل هتلر |
| Ben komünistelere düşmanım ama onlar zamanında Rusya'da bu işler iyiydi. | Open Subtitles | لكن في تلك الأيام كانت الأمور أفضل حالاً في روسيا |
| Eğer işler senin ve Richard'ın oğlu arasında yolunda giderse çocuklarına dedeleriyle yattığını anlatabilirsin. | Open Subtitles | اذا كانت الأمور جيدة بينك و بين ابن ريتشارد انتى ممكن ان تخبرى اولادك انكى نمتى مع جدهم |